Bir kitap düşünün ki, cenazede okunuyor, düğünde okunuyor, siyasi toplantıların açılışında okunuyor, ticarethane ve eğitim kurumlarının temel atma törenlerinde okunuyor, Kur’an kurslarında, medrese ve ilahiyatlarda okunuyor ve hatta ses yarışmalarında bile okunuyor ama siyasette yok, kanunlarda yok, hukukta yok, aile hayatında yok, nafakada, mirasta yok, ekonomide yok, eğitimde yok, ahlakta yok…
Yoksa biz kitabımızı, cenazelerde ölülere okunan ama dirilere ne dediğiyle pek de kimsenin ilgilenmediği bir kitap haline mi çevirdik? Oysa bizim kitabımız, yaşayanların tüm yaşam alanlarını kapsayan ve bu alanlara dair terk edilemeyecek hükümler ortaya koyan, tüm dirilere hitabeden ve hükümleri eskimeyen bir kitap olarak gönderilmemiş miydi?
Biz kitabımızı, ticarethanelerin açılışlarında okunan ama bu ticarethanelerin kasalarına, hesaplarına, çeklerine, senetlerine, alacaklarına, vereceklerine, borçlarına, kârlarına, patronlarına karışamayan bir kitap haline mi getirdik? Oysa bizim kitabımız, ticaretin bizzat kurallarını belirleyen ve düzenleyen, haramı, helali ortaya koyan bir kitap olarak gönderilmemiş miydi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.