• İstanbul 17 °C
  • Ankara 22 °C

Adnan Küçük: KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ: BİRİNDEN NUR AKAR, BİRİNDEN KİR (3)

Adnan Küçük: KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ: BİRİNDEN NUR AKAR, BİRİNDEN KİR (3)

Hassasiyetlere Yönelik Sözler

Tarifi imkânsız derin acılarla dolu Kahramanmaraş merkezli deprem sonrası dönemde, İslâmî değerlere, Müslümanlara ve Diyanet İşleri Başkanlığına kin ve nefretleri olanların akıl almaz kirli sözlerine, sataşma ve saldırılarına şahit olduk. 

Bunlardan bazıları şunlardır:

Halk TV’nin bir muhabiri canlı yayında, “Diyanet görevlilerini görmedim. Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB)’nın 140.000’den fazla personeli var. DİB’nın bir tek ekibi olmaz mı, hiç eğitim verilmedi mi? Afet zamanlarında neler yapılır eğitimi vermek zorundayız” dedi.

Halk TV’nin bu yayını sebebiyle yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda, depremin ilk gününden itibaren bölgeye çok sayıda din adamının gönderildiği ifade edildi.

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Halk TV muhabirinin tam aksine şu açıklamaları yaptı: “Bölgeye diyanet personeli gönderiliyormuş. Bu kadar olamaz ya. Ne diyanet personeli ya, psikolog göndereceksin bölgeye, imam mı halledecek psikolojiyi” dedi.

Muharrem İnce Fatih Altaylı’nın “Teke Tek” programında da şu açıklamaları yaptı: “Deprem bölgelerine imam gönderiyorlar. 2023 yılındayız. Beyaz zambaklar ülkesi olacakken Orta Doğu’nun çukuruna düşmeyelim. Bu zihniyeti yok etmek lazım”.

Burada meselenin iki veçhesi mevcuttur.

Birincisi, deprem bölgesinde vefat edenlerin defnedilmesi durumu söz konusudur. Dînî inancımız gereği, vefat edenlerin yıkanmaları ve cenaze namazlarının kıldırılması konularında din adamlarına ihtiyaç vardır. Şayet İnce bunu bilmiyorsa, onun, toplumdaki bu değerlere bu kadar yabancı kalması çok tuhaf bir şeydir. Ama o, bu durumu bile bile din adamlarına yönelik bu çok sert ve dışlayıcı, aşağılayıcı açıklamayı yapıyorsa, miladı dolmuş otoriter militan dışlayıcı, din hürriyetini inkârcı laiklik temelli zihniyeti temsilen hükümetle birlikte halkın dinî değerlerine saldırmış oluyor. Burada, hem din adamlarına yönelik tezyif, hem de defin işlemlerinin dini usullere göre yapılması ihtiyacının inkârı söz konusudur.

İkincisi, esasen Batı’da da, askerlik hizmeti yapanların, cezaevinde bulunanların, hastalık ve musibetlere maruz kalan kişilerin manevi yönden ruhî rahatlamalarının sağlanması maksadıyla din adamları telkinlerde bulunurlar. Bazı kişiler ruhî yönden rahatlamak için psikologlara giderler, bazıları da dinî telkinler yoluyla rahatlarlar. Dinî telkinlerin insanların ruhunu rahatlatması konusunda bir İslam Âliminin belirlemeleri şu şekildedir: “Hakiki zevk ve elemsiz lezzet ve kedersiz sevinç ve hayattaki saadet yalnız imândadır ve iman hakikatleri dairesinde bulunur”; Allah birdir. Başka şeylere müracaat edip yorulma, onlara tezellül edip minnet çekme, onlara temellûk edip (köleleşip) boyun eğme, onların arkasına düşüp zahmet çekme, onlardan korkup titreme. Çünkü Sultan-ı Kâinat birdir, her şeyin anahtarı O’nun (Allah) yanında, her şeyin dizgini O’nun elindedir, her şey O’nun emriyle halledilir. O’nu bulan her matlubunu bulur, hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtulur”Erkan-ı İmaniyeyi ve dini inanç değerlerini hayatının merkezine koymayanlar bu hakikati kesinlikle kavrayamazlar.

Devamı: https://www.turktime.com/yazar/kahramanmaras-depremi-birinden-nur-akar-birinden-kir-3-/15861

Bu haber toplam 218 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim