• İstanbul 16 °C
  • Ankara 24 °C

Ahlak Şûrası Sonuç Bildirgesi:

Ahlak Şûrası Sonuç Bildirgesi:
TYB tarafından gerçekleştirilen Ahlâk Şûralarının ikincisinin teması Ahlâk ve Siyasetti. Şuranın sonuç bildirgesi özellikle dış siyasette muhatap olduğumuz batı siyasetinin gayr-ı ahlakiliğini tecrübe ettiğimiz şu günlerde önemini koruyor.

Türkiye Yazarlar Birliği tarafından periyodik olarak gerçekleştirilen Ahlâk Şûralarının ikincisi 23-24 Kasım 2013 tarihlerinde Konya Büyükşehir Belediyesi ile birlikte tertip edildi. Mevlana  Celaleddin Rumi’ye ithaf edilen 2. Ahlâk Şûrasının teması Ahlâk ve Siyasetti.

Şûra sonunda ilan edilen sonuç bildirgesi günümüz için de güncelliğini ve önemini muhafaza etmektedir. Zira ahlakın siyasete de dahil olması gerektiğine olan inancımızla yaptığımız bu şuranın sonuçları hala sıcaklığını korumaktadır. Sebebi ise özellikle dış siyasette muhatap olduğumuz batı siyasetinin gayr-ı ahlakiliğini tecrübe etmemeizdir. 

Önemini muhafaza eden Sonuç Bildirgesinin Türkçe, İngilizce ve Arapça dillerindeki hallerini aşağıda okuyabilirsiniz.

Ahlak Şûrası Sonuç Bildirgesi:

  1. İnsanî sorunların temelinde ahlakiliğin önemsenmemesi yatmaktadır. Ahlâk, insan fiillerinin tüm boyutlarını kapsar. Şahsiyet ancak ahlâk temelinde sağlıklı olarak gelişir. Ahlâk, toplumsal ve siyasal hayatımızda yeniden etkin bir şekilde yer almalıdır.
  2. Ahlâk mutlu olma, siyaset ise mutlu kılma çabasıdır. Ahlâk, siyaseti etkilemeli ve yönlendirmelidir. Ahlâkın insan hayatında yeniden merkez olacağı bir dünya ve siyaset düzeni inşa edilmelidir. Hz. Peygamber'den sonra İslâm toplumlarında siyaset ve ahlâkın her zaman arzu edilen ölçüde bir araya getirilemediği görülmektedir. Siyaset alanının gerçeklerini dikkate aldığımız kadar, ideal olanı da gözetmemiz gerektiğinin bilincinde olmalıyız.
  3. Siyasetin ahlâkını sadece siyasetçi tayin etmemeli; ahlâkın hayatın tüm alanlarıyla ilişkisi ilim ve fikir zemininde tartışmaya açılmalıdır.
  4. Ahlâkın siyasette izdüşümü üç şekilde ortaya çıkar: Şahsî idealler, toplumsal çıkarlar ve ilahî emirler. Şahsî kararların yanı sıra milletin geleceğini ve menfaatini düşünmek siyasette ahlâkî bir vazifedir. Din ile ahlâk doğuşları ve çevrildikleri gaye itibarıyla birbirinden ayrılamaz, ahlâklı olmanın esas yolunu ilahi emirlerde bulmak mümkündür.
  5. Şüphesiz ki tek tip bir batı siyasetinden ve ahlâkından söz edemeyiz. Ancak bugün batının dış politikada çifte standarda sahip olduğu ve ahlâk ilkelerini ekseriya dikkate almadığı ortadadır. Amaçlar için her türlü aracı meşru kılan ahlâk anlayışı siyaseti yöneten bir çerçevenin merkezinden çıkarılmalıdır. Tüm toplumlar için ortak bir ahlâk dili oluşturulmalıdır.
  6. Batı hukuku ve araçsal aklı çerçevesinde oluşturulan BM, IMF, Dünya Bankası gibi üst kurumlar gayri ahlâkî karar ve davranışlar sergilemektedir. Adı geçen müesseseleri denetleyen üst mekanizmalar bulunmamaktadır. Bu noktada görev yine ahlâka, insanlığın vicdanına düşmektedir. 
  7. Müslüman toplumların içinde bulunduğu karmaşadan kurtulmak için ahlâk-siyaset ilişkisi yeniden ele alınmalıdır. Müslüman toplumların siyasî meselelerine çözüm önerileri öncelikle İslami kaynaklar temelinde aranmalıdır. Ancak bu yolla bize ait olanın bize dair olanla çözümü sağlanabilir.
  8. Mezhep taassubundan kaçınılmalı, İslâm dünyasının ortak çıkarlarını merkeze alan bir üst anlayış geliştirilmelidir. Bazı Müslüman ülkelerin kendi milli çıkarlarını ahlâkî ilkeleri önüne koyduğu aşikâr bir gerçekliktir. Batıyı eleştirirken bu olgunun gözden kaçırılması bir paradokstur. Siyasî, ekonomik ve kültürel açıdan emperyal güçlere bağımlı Müslüman toplumların ahlâkî bir siyaset takip edemeyeceklerinin farkına varılması gerekir. Müslüman toplumların içerisinde ahlâkî kaygıları canlı tutacak bir taban hareketinin oluşumuna, demokratikleşmeye ve sivilleşmeye önem verilmelidir. 
  9. İnsanlığın sorunlarından tüm insanlar sorumludur. Batının sıklıkla vurguladığı evrensel insan hakları, demokrasi, özgürlük ve adalet söylemleri çoğu zaman içerdiği ve ima ettiği niteliklere haiz olamamıştır. Batı, bu hususlarda çifte standart uygulamıştır. Bu değerlerin herkes için geçerli olduğu bilinci vurgulanmalıdır.
  10. Adalet gözetilmeksizin ekonomide ahlâktan söz edilemez. Günümüzde ekonomik ilişkilerde yeniden ahlâkın hâkim kılınması gerekmektedir. Ahlakiliği gözetmeyen kapitalizmin değerler alanını ele geçirmesinin önüne geçilmelidir. Maddî kalkınmanın yanı sıra manevî doygunluğa önem verilmelidir.
  11. Türkiye'de siyasetin özüne ve yapılış biçimine her zaman teyakkuz halindeki bir ruhla yaklaşılmalıdır. Başkalarını eleştirdiğimiz nispette çuvaldızı kendimize batırmalıyız. Bu çerçevede ahlâkı ve ahlâkî olanı savunmanın kimi zaman otoriteye karşı muhalefet etmeyi gerektireceği akıldan çıkarılmamalıdır.
  12. Ahlâk ve siyaset tartışmaları birbirimizi doğru anlayabileceğimiz ortak bir dil ve zemin üretmeli ve tartışmalar bu zemin üzerinde yürümelidir.
  13. Her türlü zulüm ve sömürüye karşı küresel bir ahlâk bilinci oluşturulmalıdır. Mevlâna'nın pergel metaforundan hareketle ahlaki ilkeleri, farkındalığı ve duruşumuzu hem kendi coğrafyamızda hem de uzanabildiğimiz ufuklarda temsil edebilmeliyiz.
  14. Ahlâklı bir toplum oluşturmak için Machiavelli'nin levhalarının yerine Hz. Mevlana'nın eserlerinin okunması gerektiği artık fark edilmelidir. Yüzyılımız, Mevlâna düşüncesinin ahlâkî önderliğine şiddetle ihtiyaç duymaktadır. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

      Symposium of Morality and Politics- Summit Final Declaration                         24.11.2013

Writers Union of Turkey-Konya Metropolitan Municipality

1. Disregarding morality is the basic and underlying issue of humanitarian problems. Morality consists of all dimensions of human acts. Personality can only flourish fully with the moral ground. Morality ought to be effective again in our social and political life.

2. Morality is the attempt to be happy, politics is the attempt to make happy. Morality should affect and lead politics. A (new) world and political order ought to be constructed in which morality is the central factor in humans’ life. After Prophet Muhammad (Pbuh), it has been seen that politics and morality in Islamic societies have not been established sufficiently. While we are giving attention to the realities of politics, we ought to be aware of giving importance to the ideal sphere.

3. The morality of politics should not be decided only by politicians; the relationship between morality and the all aspects of life ought to be open to the discussions on the scientific and thought level.

4. The projection of morality on politics emerges with three ways: personal ideals, social interests and divine commands. In addition to personal decisions, considering the future and gain of people/nation is a moral duty. Religion and morality, due to their origin and their aims, cannot be separated, the real way to be moral can be found in divine commands.

5. It is clear that there is no single type of Western politics and morality. However, today, it can be easily observed that the West has double-standards in foreign politics and does not care moral principles anymore. The moral position that makes every tool legitimate which helps to reach those aims should be dismissed from the domain of politics. A common moral language ought to be formed for all societies.

6. The institutions such as UN, IMF, World Bank which have been organized by Western Law and its institutional reason exhibit non-moral decisions and attitudes. There is no control mechanism which regulates those institutions. At this point, the main duty is taken upon compulsorily by the conscience of humans.

7. The relationship between morality and politics should be re-considered again in order to end conflicts in Muslim societies. The suggestions to political problems of Muslim societies should be looked for in Islamic resources. Only by this way can we reach a solution of our own.

8. Bigotry/Fanaticism of religious sects should be avoided; a meta-understanding which makes the common interests of Islamic world central needs to be developed. It is a known fact that some Muslim countries give more importance to their national interests than moral principles. While criticizing the West, neglecting this issue is a paradox. It ought to be kept in mind that those Muslim societies which are politically, economically and culturally dependent on imperial powers cannot follow the moral principles of moral politics. The formation of the basement of public movement which makes moral concerns alive in Muslim societies and democratization and demilitarization should be given importance.

9. All people are responsible for problems of human beings. The discourses on universal human rights, democracy, freedom and justice which the West often pronounces do not have the sufficient qualities that are supposed to be frequently said so. The West applies double standards on these issues. It ought to be emphasized that those values are for all people.

10. Without justice, there is no possibility of morality in economics. The moral decision should be given the major role in our contemporary economic relations. The capitalist system which does not care morality should be blocked for the fact that this system can annihilate the domain of values. Besides economic development, intellectual and cultural (spiritual) progress should be given importance.

11. In Turkey, the essence and ways of practices of politics should always be regarded with caution. We need to criticize ourselves as much as we criticize others. It ought to be kept in mind that in order to accomplish this task, advocating morality sometimes means opposing the authority.

12. The discussions on morality and politics should constitute a common language and ground which can give us the possibility to understand each other in a right way; and the discussions should be performed on that type of ground.

13. There should be a universal and collective moral consciousness against all types of cruelty and exploitation. By means of Mewlana’s metaphor of compass, our moral principles, moral awareness and moral standpoints should be covered and represented in both our own geography and all possible horizons.

14. It needs to be realized that instead of Machiavelli’s plaques, Mewlana’s works should be read in order to construct a moral society. Our century strongly needs the moral leadership of Mewlana’s thought.(Buğra Kocamusaoğlu, the translator)

 

 

 

شورى "الأخلاق والسياسة" بتاريخ: ٢٤/١١/٢٠١٣

اتحاد الكُتاب الأتراك – بلدية قونيا –

بيان قرارات شورى الأخلاق- تم وصول إلی النتائج التالية في ختام الشورى

  • إن السبب الرئيسي للمشاكل الإنسانية هو عدم الاهتمام بالأخلاق والأخلاق تشتمل على أفعال الانسان كلها. وإن نموّ الشخصية السليمة لا ينبني إلا علي أسس أخلاقية. لذا من الضروري أن تتخذ الأخلاق مكانا فعّالا في حياتنا الاجتماعية والسياسية.
  • إن الأخلاق هي وسيلةالسعادة وأما السياسة هي وسيلة إسعاد الآخرين. ويجب أن تؤثر الأخلاق في السياسة وترشدها ويجب أيضا تأسيس النظام السياسي بحيث تكون فيه الأخلاق نقطة أساسية في حياة الانسان. ومن المعلوم أن المسلمين لم يتمكنوا بعد وفاة رسول الله (صلعم) من المواءمة بين السياسة والأخلاق علی نحو كاف. ويجب علينا أن ندرك لزوم مراعاة ما هو أحسن "أخلاقيا" بقدر اهتمامنا بواقعية الساحة السياسة. كما ينبغي للسياسي أن لا يحدد أخلاق السياسة بمفرده بل يجب عليه مناقشة علاقة الأخلاق بكافة مجالات الحياة علی أرضية علمية وفكرية.
  • يظهر ارتسام الأخلاق في السياسة بثلاث طرق: الأهداف الشخصية، المصالح الاجتماعية والأوامر الإلهية. وملاحظة مصلحة الشعب ومستقبله إضافة إلی قرارات شخصية هي وظيفة أخلاقية في السياسة، ولا يمكن التفريق بين الدين والأخلاق لا باعتبار مصدرهما ولا باعتبار مآلهما، بل من الممكن العثور علی أسس الأخلاق من الأوامر الإلهية.
  • لا شك أننا يمكن أن نقول إن للغرب سياسة وأخلاق ثابتة بل هناك سياسات وأخلاق مختلفة، ولكن من الواضح أن سياسة الغرب الخارجية هي سياسة المعايير المزدوجة، وأن الغرب في سياسته الخارجية لا يهتم عموما بالمبادئ الأخلاقية.
  • يجب إبعاد وجهة النظر الأخلاقية التي تجيز استخدام كل الوسائل للوصول إلی الأهداف، عن السياسة، كما يلزم تكوين لغة الأخلاق المشتركة لجميع المجتمعات.
  • المؤسسات العليا التي تم تشكيلها في إطار المبادئ الغربية مثل؛ الأمم المتحدة وصندوق النقد الدولي والبنك الدولي، تتخذ قرارات وتصرفات غير أخلاقية. ولا توجد آليات عليا بإمكانها مراقبة ونقد المؤسسات المذكورة. لذا فالذي يتحمل المسؤولية الأولى في هذه المرحلة هو الأخلاق وضمير الإنسانية.
  • يجب إعادة النظر في علاقة السياسة بالأخلاق، من أجل أن تتخلص المجتمعات الإسلامية من الأزمة التي يمر بها المسلمون. كما يجب أيضا البحث في المصادر الإسلاميةعن طرق لحل مشكلات المسلمين السياسية. ولا يمكن حل مشاكلنا إلا بأيدينا نحن.
  • ينبغي الامتناع عن التعصب المذهبي، وأيضا التمسك بوجهة النظر التي تهتم أولا بمصالح العالم الإسلامي المشتركة. ومن المعروف أن بعض الدول الإسلامية تهتم بمصالحها القومية أكثر من اهتمامها بالمبادئ الأخلاقية. وإهمال هذه الحقيقة يُعتبر تناقضا، بينما يتم انتقاد الغرب. ومن الضروري أن يُلاحظ أن انتهاج السياسة الأخلاقية مستحيل من قِبل المجتمعات الإسلامية الخاضعة للقوات الاستعمارية، سياسةً واقتصادا وثقافةً.ويجب أن يُعتني بالتمدن والديمقراطية وبتشكيل حركة اجتماعية تنشر المبادئ الأخلاقية داخل المجتمعات الإسلامية.
  • أما المشاكل الإنسانية مسؤول عنها كل الناس. ومقولات "حقوق الانسان العالمية، الديمقراطية، الحرية والعدالة" التي يرددها الغرب كثيرا، خلت من إمكانيات تطبيقها وتحقيقها. وقام الغرب في تلك المواضيع بتطبيق المعايير المزدوجة ويجب التأكيد علی أن تلك القيم هي قيم عالمية ومتداولة في كل أنحاء العالم.
  • لا يمكن التحدث عن الأخلاق الاقتصادية بدون مراعاة العدالة بل يلزم أن تكون الأخلاق سائدة علی العلاقات الاقتصادية. ولا بد من منع الرأسمالية التي لا تراعي الأخلاق من أن تسيطر علی ساحة المبادئ. ومن الضروري أن يُهتم بالتنمية المعنوية إضافة إلی التنمية المادية.
  • في هذا الإطار، يجب علينا أن لا ننسي أن دفاعنا عن الأخلاق وما هو أخلاقي قد يستوجب أحيانا أن نعارض السلطة.
  • ينبغي للمناقشات السياسية والأخلاقية أن تؤسس لغة مشتركة نصل بها إلی فهم بعضنا البعض.
  • يجب تكوين الوعي الأخلاقي العالمي ضد كل ظلم واستعمار. وكان مولانا جلال الدين الرومي يقول إن دورانه حول نفسه يعني أن إحدى قدميه ثابتة في دينه وقدمه الأخرى تتجول في كل أنحاء العالم وعلينا منطلقين من فكر مولانا هذا أن نمثل مبادئنا الأخلاقية وموقعنا في منطقتنا وفي كل الأماكن التي يمكن أن نصل إليها.
  • من أجل تشكيل مجتمعة أخلاقية، يجب إدراك ضرورة قراءة مؤلفات مولانا بدلا من قراءة لوحات ميكافيلي. وقرننا هذا بحاجة ماسة إلی قيادة فكر مولانا الأخلاقية.

ملاحظة: المتن الأصلي باللغة التركية،قام بترجمته إلی اللغة العربية:Osman AKTAŞ (عثمان آقتاش)

 

Şûra Katılımcıları:

Tahir Akyürek

D. Mehmet Doğan

M. Ali Köseoğlu

İbrahim Ulvi Yavuz

Prof. Dr. Abdülkadir Buluş

      Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç

Prof. Dr. Atilla Yayla

Prof. Dr. Bekir Berat Özipek

Prof. Dr. Berdal Aral

Prof. Dr. Bilal Kuşpınar

Prof. Dr. Birol Akgün

Prof. Dr. Celal Türer

Prof. Dr. Cem Somel

      Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu

Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç

Prof. Dr. İlhami Güler

Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç

Prof. Dr. Mehmet Bulut

Prof. Dr. Mehmet S. Aydın

Prof. Dr. Muhittin Ataman

Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan

Prof. Dr. Mustafa Acar

Prof. Dr. Mustafa Aydın

Prof. Dr. Ramazan Gözen

Prof. Dr. Şükrü Karatepe

      Doç. Dr. Adem Çaylak

Doç. Dr. Hasan Yücel Başdemir

Doç. Dr. Hüsnü  Kapu

      Doç. Dr. Süleyman Elik

Yard. Doç. Dr. Muhammet Enes Kala

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1944 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim