Soğuk savaş döneminin son boğucu yıllarıydı. Tito sonrası Yugoslavya'da dengeler iyice alt üst olmuş, diğer komünist blok ülkelerine göre nispi özgürlük havası da ortadan kalkmış, rejim iç tehdit paranoyasıyla hareket etmeye başlamıştı. 'Bosna'da din devleti kuruluyor' propagandası yapılarak Aliya başta olmak üzere bir avuç entelektüel ağır hapis cezalarına çarptırılmıştı. Benzer suçlamalar diğer federe cumhuriyetlerde de yapılarak bir siyasi temizlik hareketine başlanmıştı. Mesela Kosova'da Arnavutlar hedef haline getirilerek, Arnavut ileri gelenlerine yönelik amansız bir takibat başlamıştı.
İşte böylesi bunaltıcı bir ortamda tanıştığım yaşıtım 'Yugoslavyalı gençler', İslami kimliklerini korumak, kendilerine bir ufuk açmak için, Türkiye ve dünyanın her tarafındaki fikri oluşumlara ilgi duyarak, ne bulsalar okuyorlardı. Fotokopi çekmenin bile sakıncalı olduğu dönemde İstanbul'dan buldukları felsefi, dini kitapları gömleklerinin altında saklayarak ülkelerine götürdüklerine bizzat şahit olmuşumdur. İbni Arabi'den Ali Şeriati'ye, Henry Corbin'den Nakıb el-Attas'a... Türkçe, İngilizce buldukları bütün kitapları teker teker Saraybosna'ya, Üsküp'e götürüyor, bunları okuyup tartışıyor, imkan bulabilirlerse fotokopisini çekip çoğaltıyorlardı.
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/AkifEmre/balkanlari-provoke-etmek/54257































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.