İnsana özgü zaaflar zamanla kurumlara da yansır. Dağınıklığı, disiplinsizliği alışkanlık haline getirmiş bir topluluğun oluşturduğu yapılara bu durumun yansımasını hemen görürsünüz. Sonuçta eşyaya dönük tezahürleri olan davranışların kurumsal kimliklere yansımasından daha anlaşılır bir şey olamaz.
İnsana özgü zaafların sinsice kurumlara, söylemlere, siyaset tarzına yansımaları pek dikkatimizi çekmeyen bir durumdur. Mesela kibir, insana özgü bir zaaf, hatta manevi bir hastalıktır. Bir insana, hele hele Müslümana hiç yakışmayan bir haldir. Kibrini yenemeyen insanın, dev bir çınarı içten yiyen kurt gibi, tüm maneviyatını sinsice yiyip tüketir. Kibrin insanoğluna zararı sadece nefsiyle olan mücadelesine yenik düşmekle sınırlı kalsaydı belki bizler dışardan bakanlar bunu fark etmeyebilirdik. Kibir aynı zamanda insan ilişkilerinde tezahür eden bir tutum olduğu için çabucak kendini ele verir, sahibini itici kılar.
Yazının devamı için: http://www.dunyabulteni.net/yazar/akif-emre/19770/siyasal-kibir































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.