• İstanbul 17 °C
  • Ankara 26 °C

Ali Osman Aydın: “Biz, Batı’yla Er Geç Hesaplaşmak Zorundayız!”

Ali Osman Aydın: “Biz, Batı’yla Er Geç Hesaplaşmak Zorundayız!”
“Kemal’in romanları, hakikatin emrindedirler. Zaten Kemal’i de, siyasi bir doktrine hapsetmek yanlış.

 Sağ ve sol tasnifi, o büyük ve coşkun yaratıcı için değil, ‘ulema-yı rüsum’umuzun mumyalaşmış kafaları için geçerli.” demişti Cemil Meriç, Kemal Tahir için ‘Bu Ülke’de.

Kemal Tahir, Sanat-Edebiyat Notaları’ında, “sanat da tıpkı sosyalizm gibi, eğer memleketinin tarihsel temelini bulup, bu temele sağlam basmazsa gelişemez.” der. “Bu yüzden sağlam dünya görüşlerine dayanan roman, uzun hazırlıklar ister.”

Tahir’in uzun hazırlıklar sonucu yazdığı ve resmi tarih çarpıtmalarını alaşağı eden o sert romanlarından biri de Yol Ayrımı’dır. Her zamanki gibi “memleketin gerçek tarihsel temellerini” ustalıkla açığa çıkarmaya çalışır yazar bu romanında da. Alternatif bir bakış açısı ile yaklaşır Yunan Savaşı, Kuvayı Milliye ve Osman’lının yıkılması gibi kritik meselelere… İşte o romandan, ilk okuduğum günden beri beni etkileyen bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum.

Doktor Münir ve gazeteci Murat arasındaki bir konuşmada doktor Münir sorar:        

“Düşündün mü hiç, bir dünya imparatorluğu nasıl tasfiye edilir?

— Nasıl mı? Basbayağı... Dış güçlerce yıkılır gider.

— "Nasıl yıkılır?" demiyorum. Nasıl tasfiye edilir? Bunun tekniği nedir, hukuk bakımından?

 — Bilmem! Hiç düşünmedim..

— Bir dünya imparatorluğu, yüzyıllar boyu, yüzlerce nesillerin birleşik gayretiyle, kanları, canları, malları pahasına doğmuş, kökleşmiş, gelişmiş, yaşatılmıştır. Tarihin bir döneminde, herhangi bir nesil, tek başına bu tasfiyeye karar verebilir mi? "Veririm" derse bu kararın meşruluğu hangi vesikalarla ispatlanır? Yani, bir imparatorluğun tasfiyesinde taraflar nasıl meydana gelir? Vekâletnameleri hangi noter tasdik eder, veraset ilamlarını hangi mahkemeler çıkarır? Buraları güzelce araştıracağız Murat oğlum! Bunları kurcalamanın sırasıdır. Çünkü biz kurcalamazsak, biri çıkıp kurcalayacak er- geç... Hem de, "Bunlar ne kansız heriflermiş yahu, yediden yetmişe!" diye mezarımıza tükürerek...

Durumun gerçeği şudur yavrum! 1908'in padişahçı ittihatçıları imparatorluğu yıktılar, 1923 Kuvayı Milliyecileri bir dünya imparatorluğunun miras hesaplarını tasfiyeye oturdular. Peki neydi tasfiye edilecek miras? Yedi yüz yıllık bir dünya imparatorluğu... Ne durumdaydı son zamanlarda bu imparatorluk acaba? O kadar uzağa gitmeyelim, 1908'de, ittihatçıların eline geçtiği zamanın durumunu soruyorum, yani, bundan tam yirmi iki yıl öncesinin durumunu...

Devamı: https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/ali-osman-aydin/biz-batiyla-er-gec-hesaplasmak-zorundayiz-39670.html

 

Bu haber toplam 225 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim