Milletinin fertlerini kabiliyetleri doğrultusunda en verimli olacakları ve değer üretecekleri yerde istihdam edebilmek bir devlet ve toplum için fevkalade önemlidir. Bu, bir ülkenin ırmaklarındaki suların en verimli sahalarda kullanılması ile eşdeğerdir. Bu yolda fikir, yöntem ve felsefe üretmek bir milletin aydınları için başlıca vazifelerden biridir. Yetenek nedir ve nasıl ölçülür? Neyi öğrettiğiniz, nasıl öğrettiğiniz kadar kime öğrettiğiniz ve kimle öğrettiğiniz bir o kadar önemli değil midir? Öğretmen meselesine daha önce temas ettiğimizden burada kime ve ne için öğretim meselesine bakmak istiyoruz. Öğrenmeyi öğretemeden, öğretmekle neyi amaçlıyoruz? Okuma alışkanlığı olmayan çocuklara/gençlere öğrenci merkezli yahut uzaktan eğitim yapmak “google bilinci” düzeyinde hayli yaman bir çelişki olmuyor mu? Bu süreçte diploma neye tekabül ediyor? Bu yolda kaynaklarımızı ne kadar biliyor ve geleceğe dair değere ne ölçüde dönüştürecek tefekkürle uğraşıyoruz. Tercüme tabanlı bir milli eğitim ne kadar millidir? İnsanlığın birikimi elbette değerlidir, sarfı nazar da edilmemelidir, lakin kendiliğimiz burada nerededir? İnsanlığa bu yolda bir teklifimiz yoksa medeniyet iddiasının neresindeyizdir? Bu cümleden olarak, İbn Haldun eğitim ile alakalı görüşleri ile de düşüncemize dokunur. Onun eğitim-öğretimde tespit ettiği bazı kurallar bugün hala anlam yüklüdür. Bunlardan yola çıkarak günümüz ve geleceği düşünmekse hayalcilik olmayacaktır.
Devamı: https://www.yenisoz.com.tr/egitimde-yetenek-tespiti-tabanli-yaklasim-ve-ibn-haldun-makale-47996
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.