• İstanbul 19 °C
  • Ankara 21 °C

Altan Çetin: Nurettin Topçu ile Taklitten Tahkike Medeniyetçilik Davamız

Altan Çetin: Nurettin Topçu ile Taklitten Tahkike Medeniyetçilik Davamız
Mavi Gök Yağız Yer
Medeniyet meselesi ve medeniyetçi milliyetçilik çerçevesi 21. Asırda Türklerin insanlığa bir kere daha sözünü söyleyeceği esas yer olarak görülmelidir. Medeniyetin toplum oluşturabilen, millet düzeyinde müştereklere sahip bu çerçevede devlet kuran ve nihayet bu bütünlük içinde şehre sahip olan bir anlam bütünlüğü olarak bakabiliriz. Medeniyetin şu ana kadar insanlığın geldiği noktada gösterdiği teorik ve pratik tecrübesinin öğrettiği, İbn Haldun gibi büyük zihinlerin işaret ettiği durum budur. Belki bir Anadolu çocuğunun sözleri bu konuda kifayet etmeyebilir bu noktada muteber medeniyet bilimci A. Toynbee “Tarihe devletten değil de medeniyetten bakmalı; çünkü devletler, medeniyetlerin bağrında yetişip ölen geçici siyasal fenomenlerdir” (A. Toynbee, Medeniyet Yargılanıyor, (Ter. Ufuk Uyan, 1991, İstanbul, 198) tespitinden bakarsak parçalara bölünmüş zihinlerimiz medeniyet noktasında kendi bütünlüğüne kavuşabilir. Medeniyet merkezli tarih okuması yazılarımızla ne kast ediyoruz belki şimdi malumları olur efkâr-ı umumiyyenin. Bu bilince ulaşmadan; toplum derece farkları ile bu bilgi ve bilinç durumuna gelmeden muasırlaşmak iddiası son derece sathi ve taklidi aşamayan beyhude gayretlerin ötesine geçemeyecektir diye düşünüyoruz.  Medeniyet davasının bizce öncü kişilerinden Nurettin Topçu bu hususa işaretle: “Dünyamız yeni kültürlerin yaratacağı ruh içinde gelişerek insanlığı tabiatın bağrına basacak ve insanı makinenin esaretinden kurtarıp, kendi kendisinin ve ruhu kâinatın hâkimi yapıcı yeni bir medeniyetin doğuşunu bekliyor. Bu medeniyet Anadolu’dan yani güneşin doğduğu yerden doğmazsa dünyamız kararacaktır. Çünkü her taraf sislerle örtülüdür. Bize düşen Anadolu çocuğunu içine yuvarlandığı Batı hayranlığından kurtarıp yeni doğan güneşe teslim etmektir.” N. Topçu, Yarınki Türkiye, (Hazırlayanlar: Ezel Erverdi, İsmail Kara), 2010, İstanbul, s. 12.) Hayranlıktan tecessüse ve oradan medeniyetçi milliyetçi bilince evrilecek olan bir yaklaşım bizi medeniyet teorisinden temeddün hareketine götürebilir; N. Topçu’nun tabiri ile düşünmek ve hareket etmekten ibaret olan var olmak eylemi medeniyet çerçevesinde bu şekilde yeniden zuhur edebilir. Anlam dünyamızın mazi ve mevcut arasında geleceğe dair güncel meseleleri çözerek ve medeniyet çerçevemizi tahkim ederek kültür ile birlikte bizi dağınıklıktan düzene taşıması bu yolda belki ümit edilebilir bir durumdur.

Burada bir umumi malumat olması bakımından kültür ve medeniyet terimlerinin dünyada ve bizde kullanılmaya başlanmasını hatırlatmak isteriz. “Kültür terimi, antropolojideki anlamıyla Almancadan Batı dillerine geçmiştir. Kelimeyi ilk kullanan Klemn’dir (1843). Ünlü İngiliz Antropoloğu Taylor’un da ondan iktibasta bulunduğu görülür (1871). Türkçeye, Fransızcadan alınan terimŞerif Mardin’e göre ise kültür, toplumdaki anlamlı semboller bütünüdür. Batı dillerinde “medeniyet”i ifade eden “civilisation” sözcüğünün ilk defa 1756 yılında Fransızcada kullanıldığı görülür. İngilizcede ise ilk 1770’de “civilization” şeklinde kullanılmıştır. Kavramın ilk kullanıldığı yıllarda anlam olarak, “edep-erkan, öğrenme, zariflenme” gibi özellikleri içerdiği görülür. Kavramın zamanla güçlenmesi ve hem Fransa, hem de İngiltere’de bugünkü anladığımız manada “medeniyet” karşılığı olarak kullanılması 19.Yüzyıl başında gerçekleşmiş ve daha sonra diğer Avrupa ülkesi ve Amerika’ya kademe kademe yayılmıştır. Civilisation kelimesini “sivilizasyon” olarak Türkçede ilk kullanan Mustafa Reşit Paşa’dır. M. Reşit Paşa, Paris’ten gönderdiği resmi yazılarda (1834) Türkçe karşılığını bulamadığı bu kelimeyi, “terbiye-i nâs ve icrâ-yi nizâmât” olaraktarif eder (Meriç, 1979: 95). Kelimeyi “medeniyet” biçiminde ilk kullananın 1838’de Sadık Rıfat Paşa olduğu söylenir, ancak daha kesin biçimde Bianchi’nin Fransızca-Tükçe Sözlüğü’nün 1843 baskısında görülür. Latince civitas yani “şehre ait” gibi, şehir anlamındaki Arapça “medine”yi çağrıştıran “medeniyet” kelimesi, çabuk tutularak 1845’lerden sonra yaygınlaşmış, 1850’lerde sözlüklere girerek, 1860’lardan sonra “sivilizasyon” kelimesinin yerini almıştır. (Tuncer  Baykara, Osmanlılarda Medeniyet Kavramı ve Ondokuzuncu Yüzyıla Dair Araştırmalar, Akademi Kitabevi, İzmir, 1992, s. 1-2, C. Meriç, Umrandan Uygarlığa, Ötüken Yayınları, 1979, İstanbul, s. 94-95; Muhittin Bilge, Nurettin Topçu’nun Kültür Ve Medeniyet Anlayışı, https://sosyolojiden.files.wordpress.com/2015/09/k...

Devamı: https://www.yenisoz.com.tr/yazarlar/nurettin-topcu-ile-taklitten-tahkike-medeniyetcilik-davamiz-7248/

Bu haber toplam 180 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim