Gerçekte mümkün mü, hayır!
Toplu korku hastalığı destekli sosyal şizofreni diye bir durum var.
Sosyal medyanın yaşama bu kadar hakim olmasından sonra akademisyenlerin üzerinde çalışması, devletlerin de bir “ulusal güvenlik sorunu” olarak değerlendirmesi gereken bir durum.
Çok geniş bir kitlenin, yapılan tüm bilimsel çalışmalarda, yeri-yurdu, kökeni ve işleyiş mekanizmaları ayan beyan belli bir virüsün “biyolojik silah” olduğuna inanması bunun açık örneğidir. (İlk hastanın adı belli, Wuhan’daki o canlı hayvan pazarında karides satan Wei Guixian, öyküsü tanımlanmış bir vakadan söz ediyoruz.)
Bizim KOVİD19 olarak tanımladığımız virüsü bilim, SARS-Cov-2 olarak adlandırıyor, niye? Çünkü ilk kez 2003 yılında tanıştığımız SARS-Cov-1’in biraz değişik haliyle buluştuk.
· PLANLANMIŞ İLAÇ YOK, VAR OLAN İLE İDARE EDECEĞİZ
En çok söylenen ( ABD’nin Çin’i çökertmek için ürettiği laflı siyasi komplo teorisinden söz etmiyorum, virüs ürettiği ileri sürülen ABD çöktü gitti, Çin’de yalanla işi idare ediyor) virüsün ilaç kartelleri tarafından üretilmiş ilaç ve aşı için devreye sokulduğu yönündeki komplo teorisi…
İlaç ve aşı nerede?
Aksine, salgının tedavisinde mevcut/bilinen sıtma ve anti-viral ilaçların kombinasyonu kullanılıyor.
Devamı: https://www.star.com.tr/yazar/kovid19-bir-biyolojik-silah-falan-degil-geciniz-yazi-1528321/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.