• İstanbul 16 °C
  • Ankara 21 °C

Ayşe Böhürler: Tabula rasa ve cinsiyetten arındırma

Ayşe Böhürler: Tabula rasa ve cinsiyetten arındırma
Kendimi çok şanslı bir televizyon programcısı olarak görürüm hep. Program yaptığım herkesi hocam olarak kabul ederim ki öyle de olur.

 “Sorunları çözmek”, “olayların akışına müdahale etmek” dediğimiz meselenin söylendiği gibi kolay olmadığını, düşünme biçimini anlamadan hiçbir olaya müdahale etmenin, hatta dahil olmanın mümkün olmadığını da onlardan öğrendim. Bugünden başlayarak geçmişe doğru giderek öğrenmenin önemli bir adım olduğunu da…

Bu girişten sonra bu metodu izleyerek yazıya somut bir sorunla başlayacağım. Önce bir fotoğraf. Londra’da ünlü bir kitapçıda çocuk kitaplarının olduğu bölümde LGBT (9-12 age/yaş) yazan bölüm ve rengarenk, çocukların görünce bakmadan durmayacağı kitaplar… “Yeni bir kız kardeşe hazır mısın” gibi isimlerle. Bazı kitabevlerinde daha küçük yaşlar için anaokulu çağındaki çocukları cinsiyet değiştirme fikrine hazırlayan kitaplar, standlar varmış. Geçenlerde de bizzat tanık olduğum bir olaydan yola çıkarak anaokulunda 4-5 yaşındaki çocukları cinsiyet değiştirmeye yönlendiren öğretmenleri yazmıştım.

Kocaman bir soru havada asılı duruyor. Çocuk hangi konularda seçme selahiyetine sahip… Oynadığı bebek ya da arabaya ya da sevdiği renklere bakılarak cinsel yönelim tercihi yaptırılabilir mi? “Yaptırılabilir mi” diyorum çünkü çocuğa o fikri kabullendiren bir eğitim sistemi, çevre, aile ve yaygın (okuldan daha etkin) medya içerikleri var. Rol modeller var, oyuncaklar var. Ve bunun üzerine kurulu bir endüstri var. Sağlıktan başlayarak her sektörde, sivil toplum dahil, sermaye grupları cinsiyet değiştirenleri yeni bir yatırım alanı olarak görüyor.

Çocukların cinsiyet değiştirmeleri her aşamasıyla reklam ögesi olarak görselleştirilirken çocuk istismarı nasıl engellenecek?

Cinsiyet değiştirme fikri bir “özgürleşme” paketi içinde sunuluyor. Özgürleşirken beden sağlığından ruh sağlığına yaşanan ve yaşanacak sorunların bedeli hiç konuşulmuyor. Ya da tüm bunların çözümü teknolojiye havale ediliyor.

Siyaset bilimciler ideolojilerin yerini bugün cinsiyet politikaları aldı derken ideolojik bağnazlığın bir benzerini burada da gördüklerini söylüyorlar. Bir heva ve heves… Onun peşinde ziyan olan bireyler, nesiller, toplum... Hal böyleyken bunun bedeli olarak ikame edilen devasa sağlık araştırmaları, büyüyen ilaç sanayi, taşıyıcı annelikten, yeni ebeveynlik biçimi icadlarına uzanan yeni pek çok sorun odağı. Talebi körükleyenler insana bedelini umursamasa da telafi maksatlı yeni yatırımları körüklüyor.

Konuyu bu somut gidişattan alıp geçmişe, tamamen başka bir yere, insanı dünyaya geldiğinde her şeyden arınmış boş bir levha olarak gören “tabula rasa” kavramına bağlamak istiyorum: “Zihnimizde doğuştan gelen bir fikir yoktur. Şeyler arasında kurduğumuz zamansal ve uzamsal ilişkiler, onların kendilerinde özellikleri değil, bizim deneyimsel alışkanlıklarımızla ilgilidir. Olgular arasındaki bağıntıları kendi yöntemlerimizle bilemez, sadece onlara atıflarda bulunuruz. Doğa kurallarla işlemez, formülizasyon sahibi değildir. İnsanlar onu oluşturur.” Kavramın yaratıcısı Locke insanın yol göstericisi olan aklını kullanıp her türlü gelenek ve otorite baskısından kurtularak özgür düşünceyi seçmesi gerektiğini öne sürer. (Kavramın icad tarihi 17. yüzyıl)

Devamı: https://www.yenisafak.com/yazarlar/ayse-bohurler/tabula-rasa-ve-cinsiyetten-arindirma-2063725

Bu haber toplam 264 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim