İkincisi, Kılıçdaroğlu'nun aşırı sağ söyleme savrularak sert ve negatif bir kampanya yürütmesinin nasıl bir karşılığının olacağı. Üçüncüsü, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Kılıçdaroğlu'nun ittifaklarının oylarını ne ölçüde seferber edebileceği. Kuşkusuz Erdoğan birinci turda yüzde 49.5 alarak Kılıçdaroğlu'na 4 puanı aşan bir fark atmanın avantajı ile ikinci tura giriyor. Yine Cumhur İttifakı'nın Meclis'te çoğunluğu elde etmesi Erdoğan'ın yarıştaki diğer bir üstünlüğü. Ve Erdoğan'ın partisine ve seçmenine sıklıkla rehavet uyarısında bulunması rakibini açık farkla yenmek istemesiyle ilgili. Yine de her seçimin kendi dinamikleri ve tercihleri olur. Rakip küçümsenmeye gelmez.
***
Birinci turda yüzde 5.17 oy alan Oğan'ın Erdoğan'ı, destekçisi Özdağ'ın ise Kılıçdaroğlu'nu işaret etmesi iki ittifakın da iddialı bir rüzgâr estirmesini engelledi. Malum, Oğan AK Parti'nin oylarının düştüğü illerde üçüncü aday olma avantajı ile sürpriz oylar almıştı. "İstikrar ve PKK-FETÖ ile mücadele" yani "pazarlık değil, ilkeler" temelinde Erdoğan'a destek vermesi Cumhur İttifakı açısından değerliydi. Kılıçdaroğlu'nun Özdağ ile bir mutabakat yapması ise karşı hamle oldu. HDP/YSP'yi ve Millet İttifakı'nın bazı üyelerini rahatsız eden bu mutabakat partilerin destek pozisyonlarını değiştirmedi. PKK elebaşları da Kılıçdaroğlu'nun kazanması için açıklama yapmaya devam ettiler. Milliyetçi seçmen imzalanan mutabakat ile Özdağ'ın "Kılıçdaroğlu kazanırsa Türkiye iç savaşı başlar" cümlesindeki tehdidin ortadan kalktığına ikna olur mu, pek sanmıyorum. Ayrıca, 7 maddelik protokoldeki kayyum uygulamasının devamı ve sığınmacıların gönderilmesi konularının HDP ve Millet İttifakı seçmeninde rahatsızlık oluşturacağı açık. HDP ve Zafer Partisi gibi iki uçtaki parti seçmeni Kılıçdaroğlu'nun tutarsız hamleleri ile bir araya getirilebilir mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.