• İstanbul 18 °C
  • Ankara 20 °C
  • İzmir 23 °C
  • Konya 19 °C
  • Sakarya 21 °C
  • Şanlıurfa 27 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 25 °C
  • Bolu 22 °C
  • Bursa 20 °C

Cemal Şakar’ın hikâyeleri neden sağlamdır?

Cemal Şakar’ın hikâyeleri neden sağlamdır?
Cemal Şakar’ın 'Pencere’si üzerinden imgeyi yeniden düşünebiliriz. Çünkü Cemal Şakar’ın hikâyeleri gerçekten çok sağlamdır. Ömer Yalçınova yazdı.

Cemal Şakar’ın Pencere’si (İz y., 2014) üzerinden imgeyi yeniden düşünebiliriz. Çünkü Cemal Şakar’ın hikâyeleri gerçekten çok sağlamdır. Hangi hikâyesini açıp okursanız okuyun, hatta onun ilk hikâye kitabını sil baştan okumaya başlayın, görülecek ilk şey budur: Kelimesine dokunamayacağınız sağlamlıkta hikâyeler. Üzerinde çokça çalışılmış, düşünülmüş, belki de yeniden yeniden yazılmış; konusuna ayrı, biçimine ayrı, diline, üslubuna ayrı önem verilmiş, kurgusu sağlam hikâyeler. İlk önce okuyucuda ister istemez bu hikâyelerle ilgili konuşmak, yazmak, yorum yapmak imkânsız intibaı uyandırır. Öyle ya, sağlam yapılara yalnızca bakarız. Onun harcını, kiremidini, planını konuşmaya takatimiz olmaz. Çünkü bütün olarak o bir imgedir, muhayyilemize hücum etmiştir, etkisini halen duyurmaktadır. O an adeta görünen köy kılavuz ister mi veya “'güzel olan hiçbir şey hülasa edilemez' demiş çünkü Valéry” demek zorunda kalırız. Sanatçı biraz da muhatabını bu şekilde savunmasız bırakan kişi değil midir?

Pencere” hikâyesinde Cemal Şakar, sonradan ayağı sakatlanmış, bu yüzden pencere önünde oturmak zorunda kalan bir dost imgesi üzerine çalışır. Şiirde imge bazen tek mısrayla kurulur ve biter. Bazen de şiirin genelinden okuyucuda bir imge kalır. İkinci tür imgeler esastır ve kalıcıdır. İkinci tür imgeleri oluşturmak büyük yetenek gerektirir. Hikâyede de aynı şeyle karşılaşırız. Örneğin bir roman veya hikâyede okuyucunun gözünde canlanan ani parlamalar, görüntüler, flaş patlamaları olur. Eğer o flaş patlamalarını sanatçı rastgele yakalamışsa, işlememişse ve başka unsurlarla desteklememişse, o orada kalır. Unutulmaya mahkûmdur. O metni yeniden okuduğumuzda aklımıza gelir. Onu geliştirmek, biraz da okuyucunun zihnine bağlıdır. Sanatçı bu tür rastgele imgelerle fazla oyalanmak istemez. O, imgeyi adım adım kurgular, planlar ve inşa eder. Cemal Şakar’ın“Pencere”sindeki imge mesela, bu tür çalışılmış, temelleri atılmış, inşa edilmiştir. Ve okuyucunun zihninde kalır, kolay kolay unutulmaz. Kah zihne kah kalbe hitap eder. İkisini birden sızlatır.

Pencere” hangi özelliğiyle ayrı bir yerde durmayı hak ediyor?

Peki, Cemal Şakar hikâyelerinden okuyucuda yalnızca bir veya birkaç imge mi kalır? Hayır. Aslında Cemal Şakar hikâyelerinden okuyucuda pek çok şey kalır. Karakterler, olaylar, düşünceler… Yani her hikâyeden okuyucuda iz bırakmasını beklediğimiz türden şeyler. Fakat “Pencere”nin ayrı bir yeri vardır. O, genel beklentilerden fazlasını karşılamaktadır. “Pencere” hangi özelliğiyle bu ayrı yerde durmayı hak etmiştir? Düşünülmesi gereken soru budur. Ve günümüz hikâyecilerinin birçoğunun atladığı nokta da budur. O yüzden onlardan okuyucuda birkaç olay, belki birkaç karakter kalır. Onlar da zamanla silinir. Fakat “Pencere” okuyucuda öyle sağlam bir yerde durur ki, onu silmek, unutmak, düşünmemek uzun, hem de pek uzun bir zaman gerektirir.

Cemal Şakar “Pencere”de olay, karakter, hareket, mimik, yorum, düşünce, telaş… artık neleri kullanmış veya ortaya çıkarmışsa, hepsini de tek bir imgenin üzerine bina etmiştir. Cemal Şakar imgeyi, binayı dikeceği, yükselteceği bir temel olarak kullanır. Hikâyede geçen her şeyin o temelle/imgeyle ilişkisi vardır. İmge bir tarafta, karakter öbür tarafta durmaz. İmge denilince karakterler, karakterler denilince olaylar, olaylar denilince düşünceler bir anda okuyucunun zihnine sökün eder gelir. Çünkü hepsinin özeti o imgede saklanmış, sıkıştırılmış halde durur. Cemal Şakar’ın en büyük başarısı budur.

Cemal Şakar’ın ustalaştığı yönler

Tiyatro sahnesini tarif etmeye benzer, kısa cümlelerle başlatılır “Pencere”. Sahne üç aşağı beş yukarı okuyucunun gözünde canlanır ama halen pusludur, bütün canlılığıyla ortaya çıkarılmamıştır. Daha sonra kaza nedeniyle evinden çıkamaz hale gelen idealist adamın oğluyla karşılaşırız. Hikâyeyi oğulun ağzından dinleriz. Bütünüyle değil tabii, eksik tarafları kalacaktır. Ardından adamın karısı konuşmaya başlar. Bazı eksikleri o giderir. Sonra adamın kendisini dinleriz. Ama hikâye halen eksiktir. En sonunda da adamı ziyaret eden dostun/yazarın duygu ve düşüncelerini okuruz. Hikâye biter. Bir olay bu şekilde dört ayrı perspektiften aktarılır. Cemal Şakar her karakteri başarılı bir şekilde konuşturur. Liseli talebenin ağzından yetişkinlere özgü sözler çıkmaz. Ayrıca Cemal Şakar liselinin heyecan, kaygı ve düşüncelerini çok iyi verir. Onu liseli bir genç olarak konuşturur. Aynı başarıyı ev hanımını konuştururken de gösterir. Ev hanımının telaşı, kaygıları, dikkat ettiği şeyler hikâyede işlenir. Sonra da hayata küsmüş, odasından dışarı çıkamayan adamın psikolojisi… Bunlar dünyaya dönük dört ayrı bakış, değerlendiriş, yorumlayış ve algılayıştır. Hepsini de okurken gözümüzde sürekli aynı imge takılıp kalır. O imge her sarf edilen sözde, tarifte, tahlilde, düşüncede oluşur.

1- Babasının sırlarını çözmek isteyen, edepli, liseli genç imgesi,

2- Emektar, fedakâr eş imgesi,

3- Dostunun haline üzülen vefakâr yazar imgesi

Bunlara üç saç ayağı dersek, üstünde “kaza nedeniyle ideallerini gerçekleştirememiş, pencerekenarında oturmaya mahkûm olmuş adam imgesi” durur.

Cemal Şakar’ın hikâyesindeki sağlamlığın ve okuyucuda bıraktığı güçlü etkinin nedeni bizce budur. İmgenin olaylar ve karakterleri, olay ve karakterlerin imgeyi, dönüşümlü olarak inşa etmesi, birbirinden koparılamayışı… Ve bunu en iyi şekilde gerçekleştirmek için seçilen ve uygulanan teknik… Farklı karakterlerin ağzından aynı olayı anlatmak, onlara aynı olayı düşündürmek… Yani olayın farklı açılardan izlenmesi… Cemal Şakar’ın ustalaştığı ve okuyucuya sunduğu yönlerdir.

Devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/21372/cemal-sakarin-hikyeleri-neden-saglamdir.html

Bu haber toplam 1188 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Yavuz Bülent Bakiler, son yolculuğuna uğurlandı30 Eylül 2025 Salı 08:37
  • Güz Sonatı29 Eylül 2025 Pazartesi 13:14
  • Fatma Gülşen Koçak Hz Hatice’yi Anlattı23 Eylül 2025 Salı 11:20
  • Bursa: Şiir Şehir17 Eylül 2025 Çarşamba 12:09
  • Selim Cerrah Cihannüma Genel Başkanı oldu16 Eylül 2025 Salı 13:43
  • Genç Birikim dergisinin Eylül 2025 (279'uncu) sayısı çıktı.15 Eylül 2025 Pazartesi 11:47
  • Kaybettiğimiz Meçhul; Kendimiz11 Eylül 2025 Perşembe 14:21
  • Yaşayan Dil-Yaşatan Dil11 Eylül 2025 Perşembe 12:08
  • Modern Dünya İnsanın Hikayesi: Yokuşa Akan Sular10 Eylül 2025 Çarşamba 13:39
  • Şiir Ezber mi Bozacak Rahatsız mı Edecek?08 Eylül 2025 Pazartesi 10:43
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim