• İstanbul 14 °C
  • Ankara 21 °C

D. Mehmet Doğan: 1.Türk Dil Kurultayı gerçek Türkçenin cenaze törenidir!

D. Mehmet Doğan: 1.Türk Dil Kurultayı gerçek Türkçenin cenaze törenidir!
Yazar, mütefekkir D. Mehmet Doğan uzun süredir üzerinde çalıştığı yeni çıkan “Türkçenin Cenaze Töreni: 1. Türk Dil Kurultayı” kitabını Server Vakfı’nda düzenlenen “Bir Kitap-Bir Yazar” programında anlattı.

31 Ekim 2020 tarihinde, Vakıf genel merkezinde gerçekleşen söyleşiye Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kâzım Arıcan, TYB Vakfı 2. Başkanı İbrahim Ulvi Yavuz ve Memiş Okuyucu da katıldı.

Yazılı Türkçenin 14 asırlık geçmişi var

Mehmet Ali Bulut’un yönettiği ve Vakfın sosyal medya hesaplarından canlı olarak da yayınlanan programda konuşan D. Mehmet Doğan, “Dil hepimizin anlaşma aracı, hatta diyebiliriz ki dilimiz dünyamızdır; dünyayı dille anlarız. Her şeyi dil ile ifade ederiz, dil yoksa insan yoktur desem mübalağa etmiş olmam. Dünya üzerinde, çok sayıda konuşulan dil var. Yazılı hale gelmeyen binlerce dil ise artık konuşulmaz hale geldi. Yazılı hale gelen ve süreklileşen bir hayli dil var, bunlar arasında Türkçe yaklaşık 14 asırlık bir geçmişi olan bir dil ve doğuda Arapça, Farsça, Çince gibi bazı dillerden sonra en eski yazılı kültüre sahip olan dil. Batı dilleri, şimdi İngilizce, Fransızca  ve Almanca bunlar hep Türkçe’den yüzyıllar sonra yazılı hale gelmişlerdir. Yani, köklü bir dilimiz var buradan çıkaracağımız ilk sonuç bu.

Türkçe öyle bir dil ki ve Türkler öyle bir kavim ki; Dünyanın bir ucundan diğerine, doğudan batıya, güneyden kuzeye tarih içerisinde yaşamış ve türkçe de konuşulmuş ve yazılmış bir dil. Bu coğrafyalarda farklı lehçelerde de olsa hâlâ kullanılan bir dil.” dedi.

Doğan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkçe için önce yaygın bir coğrafya sonra da engin bir tarih var.  Biz Türkçenin o tarihi birikimini yirminci yüzyıla kadar getirdik. Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarında yaşayan Yunus Emre büyük başlangıç bizim için. O tarihten bu yana Fuzuli, Nabi ve Galip gibi büyük şairler yetiştirmiş bir dil. 20 yy. da ise Yahya Kemal Beyatlı, Mehmet Akif Ersoy, Ahmet Hamdi Tanpınar ve  Necip Fazıl gibi büyük edebiyatçılarımızın eser verdiği zengin bir Türkçe geleneğimiz var. Osmanlı Edebiyatı 19. YY da bir değişim geçirdi ve Batı tesirine girdi, dolayısıyla dilde de bir değişim oldu. 19. yy aynı zamanda bizim gazete ile tanıştığımız gazetelerin çıkmaya başladığı bir dönem. Gazete önemli, neden önemli? Hemen hemen tüm vatandaşlara ulaşıyor. Gazeteler, vatandaşın anlayacağı bir dille çıkmalı ki vatandaş kolaylıkla anlasın. Edebi bir metin değil, edebi eseri herkes anlamayabilir.”

Cumhuriyet dönemine geldiğimiz zaman büyük dil, dil mirası ve büyük bir edebi mirasa sahip olduğumuzu belirten D. Mehmet Doğan, bu mirasın nasıl yok sayılarak yeni dil oluşturma çabalarına ilişkin de şunları söyledi:

“Birçok büyük şairimiz yazarımız hayattaydı, bunlar hâlâ yazıp çiziyorlardı. Fakat Türkçe iki büyük arıza ile karşılaştı. Birisi harf inkılabı; bin yıl bu dili kullanmışsınız, bin yıl içerisinde binlerce ciltlik kütüphane kurmuşsunuz, yazma basma eserlerden oluşan muazzam bir kütüphane oluşturmuşsunuz. Siz çok kısa bir zamanda yeni alfabeye geçiyorsunuz. Bütün okuryazarlık birikiminizi sıfırlıyorsunuz. Bu tabii kolay kabul edebilecek bir şey değil. Modern bir filozof var Jacques Daridda 1997’de Türkiye’ye gelmiş; Harf inkılabı ile ilgili bir takım şeyler öğrenmiş. O diyor ki; “tam bir darbe, harf darbesi” sonra onu yeterli bulmuyor “bu harf katliamı diyor.”

Şu bir gerçek ki;  dil devrimi ile zengin Türkçemiz tahrip edildi fakat yerine aynı güçte bir dil varlığı konulmadı.

Dil bayramı Türkçenin Cenaze Törenidir

Kitabın üç bölümden oluştuğunu ifade eden D. Mehmet Doğan içeriğe ilişkin olarak da şunları ifade etti: 1. Bölüm: Osmanlıcanın Türkçesi, 2. Bölüm: Türkçenin Cenaze Töreni: 1. Türk Dil Kurultayı, 3. Bölüm: Türkçe Bitti Dilimiz Türksel.

Osmanlı döneminde Türkçe ne haldeydi? Çünkü bu konuda bir efsane var, işte Osmanlı Türkçeyi ihmal etti, dilimizi Arapça Farsça kelimelerle dolduruldu deniliyor. Bunlar resmi ideolojinin sakızlaştırılmış sözleridir. Aksine Osmanlı Türkçeyi yaşatmıştır. İşte bunun böyle olmadığını bu birinci bölümde anlatıyoruz. Dil devrimine kadar olan dönem anlatıyoruz. İkinci bölüm, Türk Dil Kurultayı; biz bunu “Türkçenin Cenaze Töreni” olarak görüyoruz. Biliyorsunuz, bu “dil bayramı olarak kutlanır”. Bu bayram değil bize göre bir cenaze töreni. 3. Bölümde de dil devriminden sonra neler olup bittiği, bugün dilimiz ne durumda, ne tür meselelerle karşı karşıyayız onu ele alıyoruz.”

Öğrenciler okuduğunu anlayamıyor

Dil devriminin bu işin uzmanı olmayan kişiler tarafından icra edildiğini,  hazırlıksız, aceleye getirilerek plansız bir çalışma yapıldığını dolayısıyla netice itibariyle de olumlu anlamda bir sonuca varılamadığının altını çizen D. Mehmet Doğan, “Dilde istikrar önemli, yapılan müdahalelerle dildeki istikrarı ortadan kaldırıldı. Her nesil kendisinden önceki ve sonraki konuşulan dili anlamıyor. İşte bunun sonucunda da çocuklar okuduklarını anlayamaz bir duruma geliyor. İşte, üniversiteye giriş sınavlarında binlerce genç “0” çekiyor.  Peki bunun sebebi ne? Bunun sebebi dille oynamaktan kaynaklanıyor. Artık dile bir istikrar kazandırmamız lazım. Dilde devrimin yanlış bir şey olduğunu sahih Türkçeye dönmemiz gerektiğini kabul etmemiz lâzım.” diye konuştu.

Mahmut Erdemir

Söyleşinin tamamı: https://www.youtube.com/watch?v=wlrS0B5J0pk

 

Bu haber toplam 1394 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim