• İstanbul 20 °C
  • Ankara 26 °C

D. Mehmet Doğan: Bayramların en sahtesi!

D. Mehmet Doğan: Bayramların en sahtesi!
Hakikatin peşine düşmeyenler, zahmet edip bu yazıyı okumasın! Kafa konforları sarsılmasın!

*

İlk soru: 23 Nisan 1920’yi yâd etmek için nereye gitmek gerekir?

Asla bu sabah erbâb-ı siyasetin gittiği yere değil, 101 yıl önce o günün sabahında gidilen yere!

23 Nisan 1920 cumasında herkes Hacıbayram Veli Camii’nin yolunu tutmuştu. Ankara’nın manevî merkezinde bir başlangıcın besmelesi çekiliyordu.

Cuma namazından sonra cemaat Hacı Bayram Veli’nin türbesi önünde sessizce Fatihalar okudu. Önde başının üstünde Kur’an taşıyan âlimler, Sancak-ı şerif ve Lihye-i saadet vardı.

Tekbirler alay yola koyulmadan varılacak yere ulaşmıştı. Mesafe kısaydı, yol uzun…

Kafile menziline vardığında, Meclis binasının önünde kurbanlar kesiliyordu, topluca dua edildi. Günlerce önceden genelge yayınlanmış, valilerin tertibiyle Hatm-i şerifler, Buharî tilavetleri yapılması buyurulmuştu.

İşte onların duasıydı yapılan…

Allah’ın kelâmıyla, Peygamber’in sözüyle yola çıkılıyordu…

Şerefli sancak toplantı kürsüsüne örtüldü, üzerine Kur’an ve Peygamberimizin sakalının telinin bulunduğu bohça konuldu. Toplantı başlayabilirdi…

*

Var mısınız: Hadi 23 Nisan’ı aslına uygun kutlayın bakalım!

*

Bu bayramlarda o günden bir tek “23 Nisan” lâfzı kalmıştır.

23 Nisan’dan sonra gelen bütün kelimeler, cümleler uydurmadır! Sahtedir, sahtekârlıktır.

“Ulusal egemenlik ve çocuk bayramı!”

23 Nisan 1920’de ne ulusal vardı, ne egemenlik!

Ulus mogolcadan aparıldı, egemenlik yunancadan (hegemonik), 23 Nisan 1920’den on yıl sonra!

Mütercim Âsım, Kamus tercümesinde Türkmenlerin “Yurttan yurda konup göçer olan tâife-i insaniyeye (insan topluluğuna), göçer evlilere, ulus dediklerini yazıyor.

“Yurttan yurda” deyince yanlış anlaşılmasın: Konaklanan yerden konaklanan yere! Yurt esasen çadır demektir. Çadırların konulduğu yer de yurt sayılır! O zaman ne oluyor: Ulus en fazla kabile oluyor!

23 Nisanda millet için yola çıkılmıştı. Hâkimiyet-i milliye, yani milli hâkimiyet tesis edilecekti. Mücadeleden sonra ulusal egemenlik kuruldu! Milletten kabileye doğru bir seyir takip edildi!

Milletin hâkimiyetinin defteri mücadele bittiğinde dürülmüştü. İşte o zaman adı konulmamakla beraber “ulusal egemenlik” yoluna girildi. Bu yolun başlangıcında Mustafa Kemal Paşa’nın Halk Fırkası (Partisi) kurma emeli vardır. O yüzden Paşa ikinci seçmenlere taahhütname imzalattı: “Sadece Paşa’nın uygun bulduğu adaylara oy vereceğim! Vallahi!”

İkinci Meclis böyle teşekkül ettirildi. Paşa’nın listesi dışında bir tek kişi seçilebildi. İşte “Ulusal egemenlik” budur!

Milli Hâkimiyet bayramı ondan sonra çocuk oyuncağı oldu!

İşte size “Çocuk bayramı”nın kısa anlatımı!

Bu haber toplam 10893 defa okunmuştur
  • Yorumlar 13
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim