• İstanbul 13 °C
  • Ankara 12 °C

Doç. Dr. Abdülkadir Dağlar: Nefs – Nefes – Nefâset Kelimeleri Etrâfında

Doç. Dr. Abdülkadir Dağlar: Nefs – Nefes – Nefâset Kelimeleri Etrâfında
İştikâk alâkası, müştak kelimelerin anlamlarını âdetâ tek bir tohumun içindeki mânâ âlemine ircâ eder…

N-f-s üçlüsü de kendisinden türeyen, türevlenen kelimelerin anlamları için âdetâ böyle bir tohumun kök uçlarıdır… Nefsnefesnefâset kelimeleri ve müştaklarının, aralarındaki anlam alâkaları ile oluşturdukları kavram âilesi zengin ve rengârenk dünyâsıyla karşımızda durmaktadır…

Nefs, kelime îtibârıyla “kendi, öz, öz kişilik; rûh ve aklın yanında ya da dışında insâna -genellikle de bedene- sevk ve idâre kâbiliyeti veren unsurlardan biri; ten, beden; nefis” anlamlarını karşılamaktadır… Tasavvufta nefs, “insânı diğer varlıklardan daha şerefli kılan ahlâkî husûsiyetlerden ziyâde, insânın hayvan gibi -yaratılışça daha âdî- varlıklarla müşterek özelliklerini öne çıkartıp coşturan ve kimi zaman da süflîleştiren sevk ve idâre merkezi” anlamına gelmektedir… Bu noktada, nefs kelimesinden murâdın -genel îtibârıyla- tasavvuftaki “nefs-i emmâre” olduğunu söylemek gerekir…

Nefes, “hayvan ve insan bedeni için lâzım olan hava, bu havanın ciğerlere tek çekimlik hâli, soluk” anlamına gelmektedir…

Nefs, insânın nefes aldığı süre içerisinde, yâni beden ömrüyle sınırlı yaşayan şeydir… Nefs, sâdece bedenî arzu ve istekler bakımından bedeni sevk ve idâre eden merkezdir… Nefs, sâdece bu dünyâ ile sınırlı sevk ve idâre kuvvelerinden biridir… Ötesi yoktur nefsin, yâni âhiret âleminde nefse yer yoktur; bir diğer ifâdeyle, nefsin, ukbâ âleminde hükmü ve îtibârı yoktur… Nefs, bedenin hayâtıyla mukayyed olduğu için, bedenin ölümüyle ya da nefes alıp vermenin kesilmesiyle ölür, bu dünyâda kalır, ukbâya geçemez…

 

Nefs, yaşayabilmek için nefese muhtaçtır… Bedeni yaşatabilmek için alınan her bir nefesin nefsi ayrıdır; yâni, işin özünde her bir nefs, özüne özgü bir nefese hâstır… Nefsnefes arasındaki alâka tamâmen maddî âleme âittir, bedenîdir; yâni nefs, ancak nefesle kâim ve dâim olabilen bedenî hayâta dâir hayvânî bir kuvvedir… Beden hayâtı kadar, yâni ancak nefes ömrü kadar ömre sâhip olan nefs, “Kullu nefsin zâ’ikatu’l-mevt… (Her nefs, ölümü tadacaktır…)” (Enbiyâ / 35) âyeti mûcebince mutlak ölümü tadacaktır… Bu minvalde, bu âyetteki nefs kelimesinden murâdın “beden ve bedene âit olan şey(ler)” olabileceğini söylemek mümkündür, Yûnus Emre’nin “Ölürise ten ölür cânlar ölesi degül” mısrâ‘ındaki ten kelimesinden murâdın “nefs” olabileceğini söylemek gibi…

Bir başka zâviyeden yorumlamak gerekirse…

Nefs, nefesli varlıklarda bulunur; insâna da nefesle birlikte emânet edilmiştir… Her insan, nefsiyle ve dahi nefesiyle yaratılmıştır; yâni, nefssiz ve nefessiz insan varlık sâhasında mümkün görünmemektedir…

Devamı: https://www.maarifinsesi.com/nefs-nefes-nefaset-kelimeleri-etrafinda/

Bu haber toplam 255 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim