Dil, vücutta küçük bir organ olmasına rağmen yaptığı ve sebep olduğu işler itibariyle de derin, tesirli ve kalıcı fonksiyonlara sahip…
Kelime-i tevhid, tesbih, tekbir, zikir ve tevbeler, hayırlı sözler… Hepsi dil vasıtasıyla olmakta… Öte yandan insanın ebedî helâkini hazırlayan küfür ve küfran sözleri, Allah’a ve Resûlü’ne sövgüler, sosyal hayatı zehirleyen küfür, yalan, iftira, suizan, gıybet, dedikodu, alay gibi kötü hasletler de dil yoluyla gerçekleşmekte…
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) dil konusunda pek çok ikaz ve tavsiyede bulunmuştur.
Bir keresinde kendisine “Hakkımda en çok korktuğun şey nedir?” diye soran Süfyân b. Abdullah’a (r.a.) mübarek dilini (eliyle) tutarak “İşte budur!” cevabını vermiştir. (Tirmizî, “Zühd”, 60; İbn Mâce, “Fiten”, 12.)
Allah Resulü (s.a.s), insanoğlunun hatalarının çoğunun dilden kaynaklandığını belirterek dilin afetlerine karşı uyarmıştır. (el-Heysemî, Mecmaü’z-zevâid, X, 538; el-Müttakî, Kenzü’l-ummâl, s. 549, 556.) Bir defasında kendisine, insanlara cenneti en çok kazandıran amel hangisidir? diye sorulduğunda; “İyi ahlâktır.” buyurmuş, bir başka zaman da insanların, Cehennem’e girmelerine en çok sebep olan amel hangisidir? denildiğinde “Ağız (dil) ve apış arasıdır.” demiştir. (Tirmizî, “Birr”, 62; İbn Mâce, “Zühd”, 29.)
Yine aynı şekilde Erenlerin “elin tek, dilin pek, belin berk tut” diye ifade ettiği eline, beline ve diline sahip olma hassasiyetine de “Müslüman, elinden ve dilinden herkesin emin olduğu kimsedir.” diyerek dikkat çekmiştir. (Buhârî, “Îmân”, 5, Müslim, “Îmân”, 65,66.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.