Bu coğrafyanın “kritik süreçleri” hiç bitmez. Virüsle, depremle imtihan olduktan sonra şimdi de seçimle ülkenin geleceğini belirleme durumuyla karşı karşıyayız. Seçim bir taraftan partilerin, liderlerin seçimi iken diğer taraftan sistemin de yeniden oylanması anlamına geliyor. O nedenle gerçekten sıradan bir seçimle karşı karşıya değiliz.
İktidar akıldan yana yaptığı icraatları anlatırken muhalefet duygudan yana sloganlara sarılıyor. 20 yılda yapılan olağanüstü işler nedeniyle toplum başarı hikâyelerine doydu. 80 yıl kaplumbağa hızıyla değişen ve gelişen toplum, 20 yılda adeta kısa mesafe koşucusu gibi ilerliyor. Bu hızlı değişim, toplumun başını döndürdü. Ancak maddi olarak başarılan değişimlere paralel olarak sosyolojik değişimler gerçekleşmedi. Yeni tabirle yapılan işler “içselleştirilemeden”, bir geleneğe oturmadan başka yenilikler üst üste geldi. Eski ile yeni arasında gel-git yaşayan toplumun kafası karıştı. 20 yaşındakiler bu durumun ortasında doğduğu için hatırlamayabilir ama yaşı 40’ın üzerindekiler bu gerçeği rahatlıkla kavrayabilirler. İcraatları yoğun bir şekilde anlatmak toplumu yoruyor, arada nefeslenmek gerekir. İktidarın, seçime son 10 kala söylemini biraz duygusallaştırmasında fayda olduğunu düşünüyorum. Rakamlar ve büyük tablolar istatistikseldir, toplumun bütününü ilgilendirir oysa küçük ve bireysel hikâyeler akıldan daha çok yüreklere dokunur.
Muhalefetin icraattan yana söyleyecek bir sözü yok çünkü 20 yıldır iktidar olamamış. Yerel yönetimlerde seçimi kazanmış olsa da anlatacağı bir başarı hikâyesi yok. İktidardan devraldığı belediyelerde aynı anlayışı sürdürerek durumu kurtarma peşindeler. O nedenle büyük ve büyüleyici laflar etmek, boş lafları yüksek perdeden seslendirmekten başka çareleri yok.
Devamı: https://www.dirilispostasi.com/makale/14901129/dr-israfil-kuralay/bos-sozleri-satin-almak
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.