Bu tarihi binanın açılış programında da bulunmuş, kışlaya atfen “Süngünün Ucunda Açan Kitap” diye bir yazı da yazmıştım. Rami Kışlası kışla olmaktan çıktıktan sonra ilgisizlik, bilgisizlik ve kötü kullanım gibi sıkıntılı dönemler yaşadı. Kütüphane olmadan önce gıda hali olarak kullanılması acı ve hüzün verici idi. Şimdi artık Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğünün himayelerinde kütüphane görevinin yanı sıra büyük toplantı etkinliklerine de ev sahipliği yapıyor. Kalkınma planı toplantılarında tarihî dokusu, pırıl pırıl mimarisi, kaliteli hizmet sunumuyla daha nice başarılı organizasyonlara ev sahipliği yapacağını gösterdi.
Rami Kütüphanesi’ne yoğun bir ilgi var. Kütüphanenin bahçesinde öğrenci gruplarının yanı sıra her yaştan insanın dolaştığını görmek beni sevindirdi. Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdür Yardımcıları Ahmet Aldemir ve Taner Beyoğlu ilginin yüksek olmasından çok mutlu olduklarını ifade ettiler. Hafta sonları ziyaretçi sayısının 50 bini bulduğunu belirttiler. Rami Kışlası Kütüphanesi, etrafındaki çarpık kentleşmenin ortasında adeta bir vaha görünümünde.
Depremin ve siyasetin gölgesinde kültür-sanat politikalarını konuşmanın kolay olmayacağını tahmin ediyordum. Toplantıda oturum yöneticisi olmak işi daha da zorlaştırabilirdi. Kamudan, üniversitelerden, sivil toplum kuruluşlarından, özel sektörden farklı düşüncelere sahip çok sayıda kültür insanının uyum içinde kültür konusunda ortak kanaate varmalarını beklemek fazla iyimserlik olacaktı. Fakat korktuğum gibi olmadı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.