Bir şehrin cazibe merkezi olmasını belirleyenler içinde şehrin mimari yapıları, meydanları, sokakları, caddeleri ile birlikte akla ilk gelenlerden birisi de şehrin sakinlerinin nefes alabilecekleri, gezebilecekleri ortamlar olan yeşil alanları zikretmeliyiz. Bahçe toplumda yeri olan bir unsurdur ki atalarımız yaşayacakları yeri seçtikten sonra önce bahçeyi düzenler ve bahçeye göre yapıyı inşa ederdi. Buradan hareketle kültürümüzde bahçeler seyretmek için değil yaşamak içindir ama öte yandan yetişen bitkilere bakarak yaratan ve koruyan Allah’a hoş gelen işler olduğuna da inanırız. Medine’de hurma kurutmak gibi işlerde ve toplantılar için ortaklaşa kullanılan bu mekânlar olduğunu tarihçilerimiz ifade ediyor.
Bunlardan birisi ‘Sakîfetü Benî Sâide’ adıyla bilinen bahçedir. Sakîfe sözlükte ‘gölgelik, çardak’ anlamına gelmektedir. Hazrec kabilesinin kollarından Sâideoğulları’na ait olan bu gölgelik İslâm tarihinde Hz. Ebu Bekir’in halife seçiminin yapıldığı yer olmasından ötürü önemlidir. Hz. Peygamber’in zaman zaman bu bahçeliğe uğradığı ve dinlendiği rivayet edilmektedir.
Medine’ye gidenlerinizin fırsat bulup Mescid-i Nebevî’nin 500 metre kuzeybatısına düşen bu güzel bahçede daha önce kimlerin gelip geçtiğini, çiçekler arasında tefekkürle vakit geçirmelerinin güzel olacağını söylemeliyim. Bazı rivayetlere göre Hz. Ebu Bekir’e biat alınmasının sıhhatine yönelik Şia’nın şüphelerine bakmaksızın bu mekânda oturmalarının anlamlı olacağını düşünüyorum.
Sakîfetü Benî Sâide, Hz. Peygamber’in vefatından hemen sonra Ensar’ın ileri gelenlerinden bazılarının efendimizin naaşı defnedilmeden toplanıp, Hz. Ebu Bekir’i halife seçtikleri hadisenin geçtiği mekân olduğundan bizim açımızdan önemlidir. Sahabelerden bazılarının Medine’nin yerlisi oldukları ve muhacirlere ev sahipliği yaptıkları için başkanlığı kendilerinin hak ettiği düşüncesiyle içlerinden birini devlet başkanlığına getirmek istediklerini tarihçilerimizden öğreniyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.