Fıkıh dertlerimize çare olamıyor, fıkıh hayatı donduruyor. DEAŞ gibi örgütler fıkıhla hayat buluyor. Fıkıh kamu hukuku konusunda bize bir şey söylemiyor vs.
Hukukçu olanlar meseleyi modern hukuk ve fıkıh karşılaştırmasına kadar götürüyorlar. Çok yalın bir düşünceyle müslümanların da artık fıkhı değil, aklın ve tecrübenin ürünü olan modern hukuku benimsemesi gerekir demeye getiriyor, hatta açıkça söylüyorlar. Batınî/ezoterik tarikatlar fıkhın donukluğundan ve hayatı daralttığından yakınıyorlar. Gönül, duygu deryasında özgürce yelken açmalıdır demeye getiriyorlar. Önemli olan aşktır, sevgidir edebiyatı yapıyorlar. Kısaca manevi hedonizm istiyorlar. Felsefeciler fıkhın dogmatikliğinden şikayet ediyor ve onun yerine adeta felsefeyi koymayı tavsiye ediyorlar. ‘Bize Kur’an yeter’ciler fıkhı değil, Sünnet’i bile kendi müptezel ifadeleriyle ‘çöpe atıyorlar’. Tabii, sonuçta ondan boşalan yere zorunlu olarak kendi düşüncelerini koyuyorlar. Selefiler Sünnet’i çöpten çıkarıyorlar ama onlar da onun yerine fıkhı ve mezhepleri, yani koskoca bir birikimi çöpe atıyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.