• İstanbul 18 °C
  • Ankara 18 °C

Fatih Okumuş: İslam Karşıtlığı ve Korkusunun Genel Görünümü ve Seyri

Fatih Okumuş: İslam Karşıtlığı ve Korkusunun Genel Görünümü ve Seyri

Batıda İslam düşmanlığı yükseliyor, bu konuda dost düşman herkes hemfikir. İsveç’te bir densizin mushaf-ı şerifi ateşe vermesi, Lahey’de bir korkağın üzerine mushaf yazılı olduğu söylenen bir kısım kağıtları yırtıp çiğnemesi sadece aysbergin görünen ucu. Meseleyi kavramak, vüzuha kavuşturmak için biraz derine inmek gerekiyor.

Derinlemesine tahlil edildiğinde batının yabancı düşmanlığının (xenofobi) kalıtsal olduğu ileri sürülebilir. Yabancı düşmanlığı, ötekine, farklı olana tahammül edememe, esasında insanlığın en büyük yanılsamalarından biridir; doğuya ya da batıya has değildir . Irkçılık hastalığı şeytanın kadim oyununa gelen insanın illetidir ve bunun çaresi İslamdır, şifası Kur’an-ı Kerim’dedir; muhabbetin mi’racı Hz. Muhammed’tedir.  Ne yazık ki günümüz Müslümanlarının muhabbeten ve Muhammed’den (sav) uzak olması dünyada gittikçe yayılan İslam korkusunun ve Müslüman düşmanlığının baş sebebidir.

İslam korkusunun mayası haçlı seferleri

Batının İslam düşmanlığı, Yolların Ayrılış Noktasında İslam kitabının yazarı müfessir Muhammed Esed’e göre onulmaz ve değiştirilemez bir durumdur, çünkü Batının İslam düşmanlığı Haçlı Seferlerine dayanır. Haçlı seferleri batı medeniyetinin çocukluk döneminde vuku bulmuştur. Çocukluk dönemi travmalarının bir insanın hayatını ömrü boyunca etkilediği gibi, batı medeniyeti de Haçlı seferlerinin etkisinden hala kurtulamamıştır. Batılılar kendi aralarında da uzun savaşlar yapmışlardır, yüzyıl savaşları, otuz yıl savaşları, birinci ve ikinci dünya savaşları... Ancak İslam’la batının savaşı batılı kimliği belirleyen en önemli temel taşlarından biri olmuştur. [1] 

Batı adım adım İslam düşmanlığının çıtasını yükseltmektedir. Avrupa’da artık özel şirketler, bunu şirket politikasına yazmak kaydıyla başörtülü eleman istihdam etmeyi reddedebilecekler. Çünkü artık Avrupa’da başörtüsü resmen dini sembol kabul edilmiştir ve kamusal alanda dini sembollerin kullanılmasıyla ilgili kısıtlamalar her ülkede farklı biçimlerde yürürlüğe girmektedir. Avrupa’da İslam’ın ve Müslümanların hareket alanı gün geçtikçe daraltılmaktadır.

Din özgürlüğü “tanrıdan özgürlük” olarak anlaşıldı

Avrupa’da din özgürlüğü bizim Türkiye’den baktığımızda görebileceğimizden daha çetrefilli bir konudur. Esas olarak özgürlük konsepti “Tanrı’dan özgürlük (freedom from God)” şeklinde gelişmiştir. Özgürlük hareketleri Kilise’ye kafa tutan ve kamusal alanları Kilise’nin kontrolünden adım adım kurtaran bir özellik taşır. Bu durumda din özgürlüğü demek, “Tanrı’ya özgürlük (freedom for God)” demek olur ki, tamamen ırmağın akış yönüne ters bir istikameti işaret eder. Sözün özü, gerçek anlamda din ve inanç özgürlüğünün batı düşüncesinde hakiki bir karşılığı yoktur. Bunun yerine farklı Hristiyan mezheplerinin birbirlerine kerhen tolerans göstermesinden söz edilebilir. Yoksa İslam dininin veya Müslümanların bu özgürlüklerden nasiplenmesi genel konsepte ve ırmağın akışına uymamaktadır. Batıda antisemitizmin yasaklanmış olması ise tamamen istisnai bir uygulamadır. Bunun nedeni de ikinci dünya savaşı öncesinde ve sırasında Yahudi toplumunun topyekûn toplumsal nefretin hedefi olması ve gaz odalarında topluca yakılmalarına varıncaya kadar ayrımcılık, şiddet ve soykırıma tabi tutulmalarıdır.

Devamı: https://fikircografyasi.com/makale/islam-karsitligi-ve-korkusunun-genel-gorunumu-ve-seyri

Bu haber toplam 207 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim