Furkan adı Mavi olsun dedi, bu ismi hemen benimsedik ve Mavi ile iletişim kurmaya çalıştık. Fakat kuş deyip geçmeyin, gurbet bir insanı nasıl vuruyorsa hayvanı da öyle vuruyor, buna şahit oldum.
Mavi’nin damak tadına uygun bir yem seçmeye çalıştık, yuvasını küçük bir doğaya dönüştürdük, ışıklandırdık, yeşillendirdik ve kafesi güneşin en fazla uğradığı noktaya yerleştirdik. Fakat Mavi koparıldığı ortamı, arkadaşlarını, su seslerini, güneşi özlüyor ve başını eğmiş hüzünlü bir vaziyette bekliyordu. Yemiyor, içmiyor, ötmüyor, yüzümüze bakmıyordu. Onu başını eğmiş vaziyette görünce hüznün sadece insana mahsus bir duygu olmadığını aksine bütün canlıları kapsadığını düşündüm. Hüzünle benim akrabalığım ne ise Mavi’nin de o idi.
Devamı: https://www.milligazete.com.tr/makale/7312307/fatma-tuncer/adi-mavi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.