Ev bizi dış dünyanın bitmek bilmeyen kargaşalarından, kulaklarımızı tırmalayan seslerden, peşimizde sürüklenen meşgalelerden koruyan ve ruhumuzu derin okyanuslara taşıyan bir mekândır aynı zamanda. Acıların eriyip küllendiği yerdir ev. Seküler kültürün çarkında öğütülen fertler ise evi sıkıcı bir barınak, katlanılmaz bir mekân olarak görürler… Vaktin çoğunu dışarıda geçiren bu kişiler evi oldukça sıkıcı bulur ve her fırsatta kendilerini dışarı atmak isterler. Kökleri ile bağlarını koparmış hatunlar “ev hanımıyım” demekten kaçınırlar zamanın adamları ise “evde vakit geçiriyorum” demekten ar edinirler. Zira kapitalist zihniyete göre ev hareketsiz, donuk, işe yaramaz bir mekân, tercih edilmeyen bir ortamdır… Fakat ilginçtir evi değersizleştiren günümüz insanı, karantina günlerinde bu küçük mekânı en güvenilir sığınak olarak görüp yuvanın sıcaklığına sığındılar. Evin kendileri için bu kadar güvenli bir alan olduğunu ilk defa fark eden insanlar, tehlike ortadan kalkıncaya kadar burada yeni şeyler üretmeye karar verdiler.
Devamı: https://www.milligazete.com.tr/makale/4136457/fatma-tuncer/ev-yaslandigimiz-kaledir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.