Toplumda derin yaralar açmış, hem ruhsal hem de fiziksel olarak etkilerini bütün alanlara yansıtmıştır. Salgın bünyesinde gerçekleştirdiğimiz ‘‘Üstatlarımız ve Karantina Günlükleri’’ adlı çalışmamız önemli bir kılavuz niteliği taşımaktadır. Proje kapsamında salgının üzerimizde nasıl etki yarattığını, bu nazik süreci nasıl yönetmemiz gerektiğini üstatlarımıza sorarak onların hem salgına yönelik düşüncelerini hem de kendi yaşam tecrübeleri hakkında bilgi sahibi olduk.
İnsanlığın başına yüzyılda bir gelen bu salgın tüm dünyayı etkisi altına almış ve birçok zorlu süreci beraberinde getirmiştir. Ekonomiden spora, spordan eğitime kadar bütün alanlar ve toplumlar üzerinde önemli izler bırakmıştır. İnsanlığın başına gelmiş olan bu musibet belki de insanların kendilerine gelmeleri için bir afet olarak da adlandırmak mümkündür.
Korkularımızla yüzleştiğimiz, sevdiklerimi kaybetmekten korktuğumuz salgın süreci, evlere kapanmamıza, sevdiklerimizden uzak kalmamıza, yüz yüze eğitime ara verilmesine, herkesin işini internet ortamından çevrimiçi gerçekleştirmesine sebep olmuştur. Olumsuz birçok etki yaratan salgın süreciyle yaşamın değeri, insanın insana olan ihtiyacı bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır. Birliktelik ruhu canlanmış, insanların birbirinin iyiliğini istediği zamanlar doğmuştur. Ölümle sonuçlanan salgınla birlikte, sosyal mesafeler artmış bununla birlikte yürekten bağlılıklar da çoğalmıştır.
Savaş verdiğimiz salgın süreci ders almamız gerektiğini de beraberinde getirmiştir. Çocuğu, yaşlısı, genci herkesi derinden etkileyen bu alışkın olmadığımız sürecin olumlu etkileriyle beraber olumsuz etkilerinden de bahsetmek mümkündür. Ruhsal anlamda insanlığı neredeyse çöküntüye uğratmıştır, yalnızlaşmayı, içe kapanmayı beraberinde getirmiştir. Salgın sürecinin bireyler üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri kaçınılmazdır. ‘‘Üstatlarımız ve Karantina Günlükleri’’ projesi kapsamında bizler üstatlarımızla bir araya gelerek tüm olumsuzluklardan ders çıkarmamız gerektiği ve ümitvar olmamız gerektiği kanısına vardık. Her bir üstadımızın birbirinden değerli tecrübelerini dinledik, mutluluklarına, hüzünlerine ortak olduk. Her şeyin bir sebebinin olduğunu, insanoğlunun her durumla yüzleşmesi ve ders çıkarması gerektiğini, her durumu olumlu yönde değerlendirmesi gerektiğini ve üretken olması gerektiğini kıymetli üstatlarımızdan dinledik. Her biri konuşmaları ve görüşleriyle bizleri derinden etkiledi, bizleri kendimize getirdi ve hayatı bir kez daha sorgulamamızı sağlayarak hayatın anlamını bizlere tekrar hatırlattılar.
Salgından en çok etkilenen kesimlerden biri de 65 yaş ve üstü olmuştur. Büyüklerimizi daha iyi koruyabilmek adına kısıtlamalar getirilmiş, salgının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Bizler de bu vesileyle evlerimize kapandığımız bu süreçte kıymetli büyüklerimizi, üstatlarımızı yalnız bırakmak istemedik, sürece yönelik düşünce ve deneyimlerinden istifade etmek adına çok değerli proje gerçekleştirmiş olduk. Birçok değerimizi, kıymetli üstatlarımızı yakından tanıma fırsatı yakalamış olduk. Herkesi çok fazla yoran, derinden etkileyen, önemli ölçüde hasar bırakan ve ne yazık ki ölümle sonuçlanan salgının bir kişiden herkese yayılabileceği düşüncesi sevdiklerimizle aramıza sosyal mesafe koymamız gerektiğini beraberinde getirmiştir. Bir üstadımızla görüşme esnasında düşüncelerini dinlerken ‘torunlarımı görmeyeli, okşamayalı aylar oldu, onları çok özledim’ demesi ben de derin etki yarattı. Sevdiklerimizi yakından görmenin, sarılmanın, birlikte vakit geçirmenin çok büyük bir nimet olduğunu böylece daha iyi anlamış olduk.
Topraklarımızın önemli değerlerinden olan üstatlarımız, herkesin istifade etmesi gereken görüşler bildirmişlerdir. Görüş ve önerileriyle küllerimizden yeniden doğduk ve çok keyifli, unutulmaz sohbetler gerçekleştirdik. Çocuklarını, torunlarını göremeyen sevdiklerinden uzak kalan ve sadece belirli gün ve saatlerde dışarıya çıkabilen büyüklerimiz, kıymetli tecrübelerini paylaşarak, evde oldukları süre zarfında birçok değerli esere imza atmış birçok önemli çalışmalarda bulunmuşlardır. Böylece biz gençlere yeniden umut ışığı olmuşlardır. Hem umut hem de ilham olan üstatlarımız içinden çıkamadığımız sorularımıza cevap olmuşlardır. ‘Her zorlukla beraber bir kolaylığın olduğunu’ unutmamamız gerektiğini bir kez daha vurgulamışlardır. Empati duygumuzun gelişmesine, hepimizin bir gün yaşlanacağını fakat ömrümüzü neyle geçireceğimize yönelik düşünceleri ve yaşantılarıyla örnek olmuşlardır. Böylece tüm insanlığın ortak acısı olan bu salgın çok değerli bir projenin gerçekleşmesine sebebiyet vermiş, şerrin içindeki hayrı görmemizi sağlamıştır.
Bu süreçte bizleri geri çevirmeyen, sevgi dolu gözlerle bizlere bakan, tebessümleriyle umut olan, kalplerindeki sıcaklığı konuşmalarından hissettiğimiz, bizlere güzel temennilerde bulunan büyüklerimize hürmet, minnet ve şükranlarımı sunuyorum.
Türkiye Yazarlar Birliği bünyesinde gerçekleştirilen, Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla düzenlenen ölümsüz olmayı hak eden projeye bizleri layık gördükleri için ve proje kapmasında birbirinden kıymetli fikir, kültür, sanat, düşünce insanıyla görüşme imkanı sağladıkları için kıymetli hocalarımız Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan ve Doç. Dr. Muhammet Enes Kala’ya desteklerinden dolayı teşekkürü borç bilirim.
Şeyda Özgül
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.