• İstanbul 19 °C
  • Ankara 21 °C

Gençlerle Başbaşa’nın Yazarı Başgil’in Başına Gelenler

Gençlerle Başbaşa’nın Yazarı Başgil’in Başına Gelenler
Din ve kültür tarihimizin önemli kurumlarından biri olan tekkeler ve zaviyeler bazı kimselerin zannettiği gibi sadece “Hû eyvallah” diyen, sosyal hayattan kopuk üç beş meczûb dervişle ilgilenmemiştir.

Aksine, oluşturduğu atmosferle ilim fikir ve sanat hayatının dehalarına kucak açmış ve ufuk vermiştir. Dolayısıyla mistik kabiliyet ve tecessüsü olan devlet adamları kadar âlim ve sanatkârlar da bu atmosferden istifade etmiş, ruhunu beslemiş ve gönül dünyasını tatmin etmiştir. Osmanlılar döneminde bu üstün vasıflı insanların bir mürşid-i kâmilden istifade etmeleri bir itibar meselesi iken Cumhuriyet devrinde tam aksine itibarsızlaştırmanın birinci sebebi oluvermiştir. Bu olumsuz ve güvensiz ortamda gönül adamlarıyla kurulan ilişkiler ise adeta “kaç/göç” psikolojisi ile yapılabilmiştir.

İstanbul İmam Hatip Okulu’nun 1960’lı yıllarda yaşattığı güzel bir geleneği vardı. Hocalardan veya büyük şahsiyetlerden biri vefat ettiği zaman bir öğretmenin rehberliğinde bir grup öğrenci cenaze namazına katılır defin merasiminden sonra okula dönülürdü. Bu öğretmen bazen Adil Teymur, Emin Işık, Müzekkâ Gürbüz, bazen Bekir Topaloğlu, Hayreddin Karaman, Muhammed Eroğlu bazen Tayyar Altıkulaç Saim Yeprem, Yahya Kutluoğlu… olurdu. Lise birinci sınıf öğrencisiydim. Tatlı bir bahar gününde (17.04.1967) Ahmet Kahraman hocamızın rehberliğinde Fatih’ten Karaköy’e oradan Kadıköy’e geçtik. Adını daha önce duyduğumuz Ali Fuat Başgil’in Osmanağa Camiindeki cenaze merasimine katılacaktık. Namaz kıldık, dua ettik. Nurettin Topçu başta olmak üzere bazı mühim simaları görme şerefine de nâil olduk ve okula döndük.

Başgil’in 15 Ekim1961’de senatör seçilmesini hatırlayamıyorsam da hain darbeci 27 Mayıs’cıların tehdidiyle Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekildiği olayını -cami cemaatinin sohbetlerinden- hayal-meyal hatırlıyorum. 1965’de milletvekili oluşunu hatta Şehzadebaşı’ndaki bir mitingde konuştuğunu ise net bir şekilde hatırlıyorum. Genişletilmiş ikinci baskısı 1962’de yapılan Din ve Lâiklik kitabının, İstanbul’da aldığım ilk eserlerden biri olduğunu da ilave etmeliyim.

Devamı: https://www.insaniyet.net/genclerle-basbasanin-yazari-basgilin-basina-gelenler/

Bu haber toplam 261 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim