• İstanbul 23 °C
  • Ankara 24 °C

Halit Yıldırım: Kur'an'a saldırmanın dayanılmaz hafifliği

Halit Yıldırım: Kur'an'a saldırmanın dayanılmaz hafifliği
Mehmet Akif merhum Batı Medeniyeti için “tek dişi kalmış canavar” benzetmesi yapmıştı. Tabi çok kısık da olsa bu söze itiraz edenler oldu.

Kimileri de bu ifadelerin İstiklal Marşı’nda geçmesinden dolayı sesini çıkarmasa da homurdanmayı da elden bırakmadı. Sanki Akif medeniyet düşmanıydı da ondan böyle demişti.

Bu iddiayı kabul etmek insaf ölçülerine elbette sığamaz. Akif bir medeniyet aşığıydı lakin Batı’nın bir medeniyeti yoktu, -şimdi yine itiraz edecekler bu söze- olsa olsa bir uygarlığı vardı. O uygarlık onu medeni yapmadı hiçbir zaman. Bu kafa ile de medeni olmaya da zaten hiç niyeti yok Batı dünyasının.

Medeniyet, insanı ve inancı merkeze alan bir hususiyet taşır. İnsanı yaşatmayı, onu mutlu etmeyigaye edinmiştir. Bunu yaparken ötekileştirmez, yok saymaz. Medeniyette bir vicdan muhasebesi vardır. Geçmişle ve gelecekle yüzleşme vardır. İnsanı merkezine koyan anlayışta çocuğun ayrı bir yeri vardır. Çocuk, kendisinden yarınların ödünç alındığı bir değerdir. Medeni yaklaşım emanet adlığı yarınları daha temiz, daha yaşanır bir şekilde asıl sahibi olan çocuklara teslim etmek sorumluluğunu taşır.

Kapitalizmin ruhunu yansıtan uygarlık ise sadece büyümek derdindedir. Hem de bu uğurda önüne geleni ezip geçerek,yıkarak ve yok ederek. Onun dayandığı ve güvendiği tek şey merhametsizliğidir. Merhametsizliği ile korkutur, sindirir ve elindekilerini çekip alır güçsüzlerin… Bu zulüm ateşinin lavlarından çıkan teknoloji cini sadece onun “üç dileğini” değil her dileğini yerine getirmeye âmâdedir.

Büyümek onda o kadar hırslı ve zapt edilemez bir arzuya dönmüştür ki terakkiye giden her yol mubahtır. Hiçbir kutsalı, hiçbir değeri yoktur. Lakin bu hâlini peçelemek, gizlemek için kendisini bir inancın mümessili olarak göstermekten de çekinmez.Kendine gönderilen peygamberlerini öldürür, kitaplarını tahrif eder. Yetmez diğer kutsalları da işlevsiz hale getirmek için her türlü ifsattan geri durmaz.

Kutsal üzerinden ticareti de, istismarı da icat eder. Sömürdüğü, her coğrafyada kendi kutsalını zorla benimsetir şahsiyetlerini yok ettiği insanlara. Onların yer altı ve yer üstü her varlığını elinden alırken ellerine kendi kutsalını tutuşturur karşılık olarak. Artık onların da bir kutsalı olmuştur. Olmuştur olmasına da ne yiyecek ekmekleri ne içecek suları ne ekip biçecek tarlaları ne hürriyetleri ne kendilerine ait dilleri ne de kendilerine ait dinleri yoktur. Artık efendilerinin dilleridili, dinleri de dinleri olmuştur. Aç, susuz ve çıplak, yarından umutsuz…

Aynı inancı paylaştıkları halde kardeş olamamışlardır efendileri ile. Ancak onlara köle olmak özgürlükleri vardır. Ya yetmeyen organları için yedek parça kaynağı ya da ürettikleri silah ve zehirler için kobay olma saadeti de vardır. Veya medeni olmak adına uygarlığın kanlı dişlilerini, ölüm çarklarını döndürmek için zorla doğdukları topraklardan koparılıp insan pazarlarında satılmak ayrıcalıkları da vardır… Bir de celladına âşık olan işbirlikçi hainleri.

Devamı: https://www.milatgazetesi.com/yazarlar/kurana-saldirmanin-dayanilmaz-hafifligi-7293/

Bu haber toplam 260 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim