• İstanbul 20 °C
  • Ankara 18 °C

Halit Yıldırım: Neden klasiklerimiz yok?

Halit Yıldırım: Neden klasiklerimiz yok?
Eskiden “okunmayan her gazete yenidir” diye bir söz dolanırdı aramızda. Şimdi ben de bunu “okunmamış her kitap yenidir” diye değiştirsem sanırım çok da haksız sayılmam.

 Maalesef aldığımız her kitabı günü gününe okuyamıyoruz. Kitap almanın hastalık derecesine vardığı benim gibilerin zaten her aldığını hemen okuması da imkânsız bir şey.

Memlekete her gittiğimde Ankara’ya bir çanta kitap getiriyor, onları bitirince tekrar götürüyorum. Geçen ay getirdiğim kitaplarımın arasında “D. Mehmet Doğan üstadın “Neden Klasiklerimiz Yok?” isimli kitabı da vardı. Bu önemli eseri okuyunca geç kalmış olsam da hakkında bir yazı yazmayı kendime bir okur vefası olarak vazife addettim.

Kitabın adı çoğumuzun kafasında olan bir soruya cevap arıyor. Üstad bu kitabı “kimlik ve kişilik değiştirici/tağyir edici bu müdahaleleri doğru bir zeminde değerlendirmek” amacıyla yazdığını belirtiyor. 80’li yıllarda okuduğum “Batılılaşma İhaneti” beni en çok etkileyen kitaplar arasında ilk sıralarda yer alır. Bu eser de o kitabın sanki devamı gibiydi. Bir solukta okuduğum kitabın nihayetinde “Üstad, yine dertlerimize tercüman olmuş” demekten kendimi alamadım.

Kitabı okurken, Tanzimat’tan beri yaşadığımız zoraki kültürel değişimin bizi beklenen muasır medeniyete ulaştırmak yerine sağa sola savrulan bir zihin dünyamızla, belini doğrultamayan eğitim sistemimizle ve nesiller arasındaki kopukluk ve uçurumlar ile aslında daha da geriye götürdüğünün serencamına şahitlik ediyoruz. Ve biliyoruz ki dilden musikiye kadar yaşanılan bu değişim bizi, biz olmaktan çıkardığı gibi gerçek anlamda bir Batılı da yapamadı. Özgüveninden yoksun, mütereddit, mukallit ve kendisinden gayrısına özenti duyan nesiller, kendi coğrafyalarında ve kendi öz kimliklerinde kaybolmuş durumda.

Kitabın ilk ölümü dil meselesine ayrılmış. Eğitim dilinde geldiğimiz noktaya dikkat çekilerek yakında anadilde eğitimin hayal olacağına dair uyarılarda bulunulmuş. İşte bu bölümden en çarpıcı bir cümle şöyle: “Yükseköğretimde bilhassa İngilizce tedrisat hızla yayılıyor. Öte yandan, anaokullarına kadar yabancı dilin girdiğini bilmeyen yok. Öyleyse, geleceğe hazır olalım: yakın gelecekte öğretim dilimiz İngilizce olabilir." Seçmeli olarak ‘yerel anlaşma dili’ Türkçe okutulabilir! Bu noktaya çok mu uzağız?” Bu cümle üzerinde düşündüğümüzde maalesef hiç de uzak değiliz diyoruz.

Devamı: https://www.milatgazetesi.com/yazarlar/neden-klasiklerimiz-yok-1461/

Bu haber toplam 422 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim