• İstanbul 19 °C
  • Ankara 21 °C

Hamdullah Işık: Önce İnsan Olmalıyız!..

Hamdullah Işık: Önce İnsan Olmalıyız!..

Kadere inanıyoruz.  Hayır ve Şerin Allah'tan geldiğine iman etmişiz...  Deprem, sel, çığ, kuraklık, fırtına, hortum gibi doğal afetler; İlahi ikazlar olabilir. Lakin bu ikazlar, sadece  bu afetlere maruz kalan, yaralanan, hayatını kaybeden veya maddi manevi zarar görenler için midir?

Elbetteki hayır!..

Ateş düştüğü yerde; yaş ile kuruyu birlikte yakar. Hatta bazen kurudan önce yaş yanar... genç-yaşlı, kadın-erkek, çocuk- bebek, canlı-cansız demeden vurduğu yerleri hercümerç eden doğal afetler, kimlere ikazdır acaba?

Düşünenlerimiz var mı?...

İbret alıyor muyuz?…

Toplum olarak bir musibete maruz kalmadan önce tedbir almıyoruz. Yoldaki bir taşı, ayağımız değmeden kaldırmıyoruz. Karayollarında tehlikeli bir virajda kazalar meydana gelmeden önlemini almıyoruz. Ortalıkta bıraktığımız çakmak ya da kibritle  çocuklarımız oynayıp evimizi yakmadan akıllanmıyoruz. Hastalanmadan doktora görünme alışkanlığımız yoktur. Doktorun verdiği ilaçları bile, yatağa düşmeden düzenli kullanmıyoruz…

Bu örnekleri çoğaltabiliriz... Bilindiği gibi yurdumuz  deprem kuşağındadır. Hem de  büyük bölümü birinci derece fay hattı üzerindedir. Mamafih İnsanlarımız evlerini yaparken / yaptırırken maalesef bu tehlikeyi akıllarına getirmezler / getirmek istemezler. Bir kat evin yapılacağı malzeme ile iki veya üç kat nasıl yapılabilirliğin hesabını yaparlar...

Maalesef bazı açgözlü müteahhitlerimiz, insan hayatından daha çok kendi menfaatlerini ön planda tutarlar... Herkes mimar, mühendis, öğretmen, doktor olamıyor fakat herkes Müteahhit olabiliyor. Hatta birçoğu okuryazar veya ilkokul mezunu olduğu halde…. Bir işi yapan kişinin, ehil olması gerekir. Oysa her önüne gelen müteahhitlik yapabiliyor. Bunun mutlaka önlenmesi gerekmektedir. Mesela, “İnşaat Müteahhitliği Yüksek Okulu”  açılabilir ya da; İnşaat Mühendisleri, Mimar Mühendisler gibi işin uzmanı dışındaki kimselere müteahhitlik yapma imkanı verilmemelidir…

Bina yapılmadan önce, zeminde sondaj yapılarak, zemin etüt raporu mutlaka çıkarılmalıdır. Ancak bunun pek dikkate alınmadığını veya  bir parselde yapılan çalışmanın  tüm adaya hatta tüm alana rapor edildiğini duyuyoruz. Belediyelerin  bunlara pürdikkat etmeleri elzemdir. Hele tarım alanlarının imara açılmasına kesinlikle son verilmelidir. Dere yataklarına, yumuşak zeminlere inşaat yapma izni verilmemelidir. İmarlı alanlara da inşaat izni verilirken; imar durumuna, kat nizamına, cephe hattına, inşaat derinliği ve toplam inşaatın metrekaresine uygun projelerin hazırlanmasına dikkat edilmelidir. Akabinde bu projelerin harfiyen uygulanması için belediye ve diğer yetkili kuruluşlar; inşaatın her aşamasını denetlemeli ve proje dışına çıkılmamasına dikkat etmelidirler...

Tabi şunları da sorgulamamız gerekir;

İnşaat projelerini hazırlayan mühendisler / mimarlar ne kadar tecrübeli?

Yapı Denetim Kuruluşları sorumluluk aldıkları inşaatları ne kadar denetliyor / denetleyebiliyor?

Belediyeler bu konuda ne kadar yeterlidir veya ne kadar görevlerini yerine getiriyorlar / getirebiliyorlar?..

Musibetlerden ders almıyoruz... Daha birkaç yıl önce Gölcükteki depremde on binlerce insanımız hayatını kaybetti. Yüz binlercesi evsiz barksız kaldı. Çoğu vatandaşımız yerinden yurdundan ayrılmak zorunda kaldı.  Ömür boyu engelli olarak hayatını sürdürmek zorunda olanlar da az değil… Hemen her vatandaşımız, bir şekilde deprem ile tanışmıştır;  yaşayarak, görerek, ya da medyadan duyarak, izleyerek…  Ama gel gör ki, birebir yaşamadan bu gerçeği kabullenemiyoruz...

Ve…  6 Şubat 2023  günü; saat  04.17’de Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7.7 ve   saat 13.24’te de Elbistan merkezli 7.6 şiddettindeki iki büyük deprem ile yıkıldık ve depremin soğuk yüzünü iliklerimize kadar hissettik... Asrın felaketi olarak adlandırılan  bu depremlerde, resmi rakamlara göre 50 bin civarı, genel kanaata göre ise çok daha fazla insanımız hayatını kaybetti, Onbinlerce aile yok oldu. Yüzbinlerce bina yerle yeksan oldu. Milyonlarca insanımız işini, işyerini  kaybetti, yerini yurdunu terk etmek zorunda kaldı.. Ülkemizin Üçte biri bundan fiilen etkilenmiş olsa da, tüm Türkiye bu acıyı yüreğinde hissetmiş, ruhen etkilenmiştir…

Henüz  depremlerin meydana getirdiği zaiyatın yaraları sarılamamışken, bu defa Şanlıurfa, Adıyaman ve Malatya’da meydana gelen sel felaketi ile maalesef yine birçok insanımızı kaybettik, çoğu vatandaşımızın evi kullanılamaz duruma geldi, onlarca araç selde sürüklenerek pert oldu…

Ülkemiz bu acıları yaşarken, insan suretindeki bazı mahluklar; felakete dönüşen bu büyük afetlerin üzerinden de her zamanki gibi kin ve nefretlerini kusmaya devam ettiler / ediyorlar... Kendini bilmez, izan yoksunu, karakter fukarası sözümona insansı yaratıkların; sosyal medyada yalan yanlış paylaşımlar yapmak, insanları galeyana getirmek, hükümete karşı kışkırtmak, zaten yaralı olan insanların yaralarına tuz basmak, hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızın cesetleri üzerinden propaganda yapmak suretiyle kinlerini kusarak, nefret tohumları ekmeye çalışıyorlar….

Toplum olarak, millet olarak; ferasetle, aklıselimle, sağduyuyla tefekkür ve tevekkül etmeli ve bu insan suretindeki parazitlere prim vermemeliyiz…

Rahmetli Alparslan Türkeş, partisinin  bir Milletvekili adayını, “ben önce Türk’üm, sonra Müslüman’ım” dediği için Adaylıktan azil edilmişti...

Biz de diyoruz ki;

önce Türk,

önce Kürt,

önceArap,

hatta önce Müslüman bile değil;

Önce İnsan olmalıyız…

Hiç birimizin doğarken Irk, Din, Dil, Mezhep seçme şansımız olmamıştır. Ailemizin yaşam tarzı, inancı ne ise biz de onu benimsemiş ya da benimsemek zorunda kalmışız. Her fikir muhteremdir fakat muteber olmayabilir... Bizim inancımıza, fikrimize, zikrimize saldırılmadığı müddetçe; Her inanca, her fikre her zikre saygı duyarız/duymak zorundayız…

 Hoşgörü ile Samimiyet ile Tahammül ile Bir Arada Yaşamak Arzusuyla…

Bu haber toplam 577 defa okunmuştur
  • Yorumlar 1
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim