Her zaman söylerim: Fransa kadar radikal devrim geçiren toplum azdır. Ama, Fransa, devlet yani İmparatorluk geleneğini dikkatle korur.
Biz Balgat'ta betonarme binalara yerleştirirken Dışişleri Bakanlığımızı, Fransa Devlet Başkanını Elysee sarayında oturtur, Dışişleri Bakanlığını da tarihsel yerinde, Quai d'Orsay'de tutar. Bunu İngiltere gibi hanedanlığın sürekliliği içinde değil, Cumhuriyetin "kopuş" mantığı içinde sağlar ki, asıl önemli ve çarpıcı olanı budur.
Biz ne yazık ki bu gerçeği görmezden geldik. Radikal bir devrim yaşadık, Atatürk'ümüz her ne kadar Dolmabahçe sarayında yaşadı ve vefat ettiyse de Osmanlıya ait her izi silmeye çalıştık. Hazindi, yoksullaştırıcıydı ve yanlıştı. Binlerce yılı yok edecek, daha dün kurulmuş bir devletin varlığıyla avunacaktık. Heyecan verici ama yanlış bir yaklaşımdı. Ayrıca, kendini siyaseten "milliyetçimukaddesatçı" diye tanımlayanlar da bu manasız tutumu sürdürdü. Hele 1960 sonrasının kültür fukaralığıyla bütünleşince bu anlayış büsbütün yüz kızartıcı hal aldı.
Yazının devamı için: http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/kahraman/2014/06/16/kendimize-nisan-takmak































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.