• İstanbul 18 °C
  • Ankara 19 °C

Hasan Ejderha: AHMET ABİ

Hasan Ejderha: AHMET ABİ
"Ana celâli yudular" diye kıvranamadık başında Ahmet abi. Dönüp Hatice yengeyi göçükten çıkarma telaşımız vardı.

"Ne çok telaşınız var; hayatı yavaş yaşayın, telaşsız yaşayın" diye bize kızardın ya; şimdi çok telaşımız var Ahmet abi. Az sonra tercümanın Ferhatımızı yanına getirip sırlayacağız senin gibi. Annesini, babasını ve sevgili kardeşi Enes'i gibi.

Çok telaşımız var Ahmet abi. Senin "yeter artık" diye kızacağın kadar çok telaşımız var. Daha Fazlı Bayram'a ve çocuklarına ulaşamadık bile Ahmet abi.

Çok telaşımız var Ahmet abi. Seni sırlayınca emmolu Selahattin abinin ve çocuklarının olduğu göçüğe gittim Ahmet abi. Oradan Teyze oğlu Alaadin abinin ailesiyle kaldığı göçüğe, oradanda çapar mustafa dayımın çocuklarıyla altında kaldığı enkaza. Çok telaşımız var Ahmet abi Hatice yengeyi getirip sırlayacağız yanına. Sonra Fazlı Bayram'ın kızlarını getireceğiz. Daha Fazlı Bayram'a ulaşamadık Ahmet abi.

Ah Ahmet abi. Ne çok acı var, ne çok acı Ahmet abi. Yoksa acı olunca böyle mi olmalı Ahmet abi? Sızlayacak burnumuzun direği bile kalmadı Ahmet abi. Tüm vücudumuzla sızlıyoruz be abi. Başımda türkü söyleyin dediğinde hep itiraz ederdim hani; "vallahi bizi Maraşlılara taşlatacaksın" abi derdim ya! Maraşlıların mezar başında türkü söyleyen birini taşlayacak hali kalmadı Ahmet abi. Seni sırlayınca başında Fatiha okuduktan sonra Celâl oğlan türküsünü mırıldandım. Bir Memduh Atalay'ın, bir Muzaffer hocamın yüzüne baktım da onlara bile farketirmeden mırıldandım Ahmet abi. Memduh Atalay'a farkettir medim; zira delilik edip bağıra bağıra söylerdi Celal oğlan türküsünü.

Dükkân gençleri ne çabuk büyümüşler

Zelzele olunca toplanıp yürümüşler

Dağılmıştık gençler topladılar

Küçücük yiğitler koca adamlar olmuşlar.

Keklikci çok ağladı Ahmet abi; ben de ağladım. Hele Muzaffer hocamın nasıl ağladığını  Ali hocamın uzaklarda çaresiz nasıl patırdadığını, her zaman sakiliği ile bilinen Savaş hocamın halini, D. Mehmet Doğan ağabeyin, Durdu Güneş dostunun, Mahmut Bıyıklı'nın altında kaldığın enkazın başındaymış gibi uzaklardan çırpındıklarını görseydin sen de ağlardın Ahmet abi.

Bilge ile Alparslan'ın yüzüne baktıkça "Baba bu gün dağlar yeşil boyandı" türküsünü hatırladım Ahmet abi. Süleyman Kılıçbay, Ufuk Türk, Yasin Keskin ta uzaklardan geldiler Ahmet abi. Sen göç eyleyince Enver'den Mehmet Âkif'e, dükkân müdavimlerinden gençlere herkes öldü Ahmet abi. Mehmet Yaşar, Hacı Ahmet, Melih, Enbiya, Ensar, Hasan ve diğer yiğitlerin öldü de gömülmedi Ahmet abi.

Bir yazında "bir ben ölmiynen maraş yıkılmaz" tütküsünü konuk etmiştin ya! Bir sen ölmeyinen Maraş yıkıldı Ahmet abi. Biz yıkıldık Ahmet abi.

Bu haber toplam 902 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim