Her şeyden evvel bahane ve şikâyetler üretmekten vazgeçmekle adım atabiliriz bu hazırlığa.
Başımıza gelen şeylerin müsebbibinin hep bir başkası olduğuna kendimizi öyle inandırmışız ki çuvaldızı da iğneyi de hep başkalarına batırıp duruyoruz. Batı bizi dejenere etti, Siyonistler kumpaslar kurdular, emperyalistler evimize kadar girdiler, işbirlikçiler arkadan hançerlediler… İyi güzel de bütün bunlar olurken siz neredeydiniz, biz neredeydik? Sorumluluğu bu şekilde başımızdan savmak ve üzerimizden atmak istediğimiz aşikâr.
Vaazlar, hutbeler ve nutuklar çaresizliğe vurgu yapan bu şikâyetlerden geçilmiyor. Bir yerde ailenin kuşatıldığından şikâyet ediliyorsa, bu aynı zamanda kuşatmanın yarıldığının da ihbarıdır. Bundan yakınan kişi aynı zamanda bunun farkına varmış, yangın bacayı sarmadan müdahale etme imkânına sahip olmuş kişidir.
Devamı: https://www.milligazete.com.tr/makale/5627371/huseyin-akin/ask-olsun-bir-baskasi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.