• İstanbul 25 °C
  • Ankara 26 °C

Hüseyin Akın: Çocuklara kıymayın efendiler

Hüseyin Akın: Çocuklara kıymayın efendiler
70’li yılların öğrenci beslenme çantasında o döneme göre bazı pahalı ve lüks sayılan şeylere yer yoktu. Hiç unutmuyorum, ilkokul 2. sınıfta beslenme saatinde bir arkadaşın çantasından muz çıkmıştı.

 Öğretmen görür görmez paniğe kapılmış ve o arkadaşa bu muzun çantasında ne aradığını sormuş, o da suçu annesine atmıştı. “Benim haberim yokken annem koymuş öğretmenim” diye kendini savunmuştu. Öğretmen, durumu o kadar abartmıştı ki kimsede bir lokma yiyecek iştah falan kalmamıştı. Hepimiz ne olur ne olmaz çantamızdan yasak yiyecek çıkar belki endişesiyle bir anda çantamızın altını üstüne getirmiştik. Bir yandan da herkes kendi annesine öyle bir şey yapmadığı için minnettarlığını ifade ediyordu. Gerçi kimsenin annesinin o zamanlarda öyle muz alacak hali vakti falan yoktu, ama ya olsaydı halimiz nice olur diye şükrediyorduk. O ders öğretmen, muzu beslenme çantasından çıkarıp bir kese kâğıdına yerleştirmiş ve öylece idareye teslim etmişti. Okul müdürü, çocuğun velisini çağırıp daha fazla büyümeden bu olayın üzeri kapatılmıştı. Beslenmesinde muz yakalanan çocuğun bakışları hâlâ gözlerimin önündedir. Geçtiğimiz günlerde bir televizyon muhabirinin karnesini alan çocuğa “Annem bana karne hediyesi olarak et aldı” diye ısrarla söyletmeye çalışması karşısında çocuğun yüzündeki olan bitene anlam veremeyen masumiyete yönelik ifadeyi görünce bu olayı hatırladım. Koyduğunuz kuralları, yaptığınız hesapları, stratejileri ve manipülasyonları lütfen çocukların erişemeyeceği yerlerde saklayın! Kişisel davalarınıza çocukları alet etmeyin!

AKRAN ZORBALIĞI MI, EKRAN ZORBALIĞI MI?

Şu sıralar sıklıkla gündeme getirilen bir kavram var: Akran zorbalığı. Yaşıtların birbirine uyguladıkları psikolojik ve de maddi anlamdaki şiddeti içeriyor bu kavram. Umumiyetle güç eşitsizliği ve dengesizliğinden kaynaklansa da ergen davranışları içerisinde kendi yaşıtlarına hükmetmek için eşit şartlardaki bireyler arasında da vaki olabiliyor. Okullarda akran zorbalığının daha çok fiziksel, sözel, sosyal ve siber biçimlerde cereyan ettiğini görüyoruz. Problemin görüntülü medyaya yansıyan biçimleri ise daha çok fiziksel. Akranların birbirlerine uyguladıkları psikolojik ve dijital zorbalıklar ise çoğunlukla zorbalığa uğrayan kişilerin tek başına mücadele etmek zorunda kaldıkları bir problem. Akranlarına fiziki gücü ve pervasızlığı ile zorbaca davranan öğrencilerin birçoğunun benzeri zorbalığı okula, öğretmenlere ve idarecilere karşı da gösterdikleri bir vakıa. Okul yönetimleri, bu yüzden zorbalık yapan öğrencilere karşı çaresiz ve sessiz kaldığı için caydırıcı bir disiplin uygulayamamaktadırlar. Zorbalığı genç olmanın doğal bir süreci gibi görmek ise başlı başına bir yanılgıdır. Diğer yandan okul-öğretmen ve öğrenci içerikli filmlerde zorbalığı sempatik gösterecek biçimde yer alan sahnelerin de bu vakalara çanak tuttuğunu söylemek yanlış olmaz. Dalgaya alınan, alay edilen, lakap takılan, herhangi bir özrü ile eğlenceye alınan çocukların okul sıralarında ne büyük travmalar yaşayabileceklerini bilmem söylemeye gerek var mıdır?

Devamı: https://www.milligazete.com.tr/makale/13853368/huseyin-akin/cocuklara-kiymayin-efendiler

Bu haber toplam 255 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim