Kendi dışındakiler insanı hatırlatır. Hayvanat, nebatat ve cemadat ne varsa âlemde birbiriyle akraba gibidir. Belki de bu sebepten Ademoğlunun en çok kullandığı sözcük “gibi” sözcüğüdür bu dünyada. Gibi benzeyeni benzetilene bağlar. Bir şeyi ancak bir başka şeyle açıklayabilmek insana şu hayatta verilmiş nadir imkânlardan biri. İşte, “Teşbihte hata olmaz” sözünü haklı çıkaracak birkaç örnek:
“Bu dünyanın misali benzer bir değirmene / Gaflet onun sepeti / Bu halk öğünen dane” (Yunus Emre)
Cahit Zarifoğlu, Bizim Yunus’tan asırlar sonra bu sözü emanet bilip kitabına isim yapmış: “Bir değirmendir bu dünya.”
Kaygusuz Abdal da dünyanın gerçek yüzünü evrenin aynasında görenlerden: “Bu dünyanın misali bir ulu şâra benzer / Veli bizim ömrümüz bir tez pazara benzer.”
Bu da bir anonim türküden: “Bu dünya misaldir handan / Can ayrılır bir gün tenden / Yâr yüzün ayırmış benden / Ölüyorum ölüyorum.”
Yunus Suresi 24. ayetle bağlayalım:
“Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de dün sanki hiç zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için biz ayetleri böyle birer birer açıklarız.”
Bunlardan benim dünyama meteor gibi düşen metaforlar:
Devamı: https://www.milligazete.com.tr/makale/12315234/huseyin-akin/gelin-tesbih-yapalim
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.