Her haftası bayram, her günü düğün,
Hele yaylalara çıkılsın da gör.
•
Anlamaz, bilmezsin sen bizim halkı,
Sevgiyi bulasın, yakına gel ki...
Kalıplar gerçeği göstermez belki
Gönül perdeleri sökülsün de gör. Abdurrahim Karakoç, Dosta Doğru.
Anadolu’yu, topraklarımızı ve bereketin ne olduğunu anlamak için toprağa basmak, bahçelere varmak, bağlarda dolaşmak, meyve ağaçlarını temaşa etmek ve elbet tatmak gerek.
Emek verilmemiş yiyecek-giyecek-içecek ve bilumum ihtiyaç maddelerinin kıymeti olmaz. Bedel ödenmemiş hayatların ucuzluğu gibi ‘olsa da olur olmasa da olur’ diye bakılır.
Emek; ter-güç-akıl-duygu-bağlılık ve sahiplenmek ister. Bunların toplamında ortaya “bereket” çıkar. Ve bereketin tacı da şükürdür. Bereketsizliğin sebebi şükretmemektir.
Ekili arazileri görüp de hamd etmemek, bereketi görmemek imkânsızdır. Tabi bereket ve şükür kavramlarına inanıyorsanız ve toprağa “Hak emaneti” olarak bakıyorsanız eğer!
Âşık Veysel’in “Toprak” şiirinde söylediği gibi:
Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sadık yarim kara topraktır..
Bereket Bayramı Yaşayan Topraklarımız
Devamı: https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/huseyin-ozturk/bereket-bayrami-yasayan-topraklarimiz-39777.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.