Konuyu bir misal ile açıklayayım: Önceki gün İstanbul Ümraniye'de bir hastaneye giderken iki isimlendirme ile karşılaştım. Bunlardan biri ‘Talat Paşa’ Caddesi ismi idi. Malum olduğu üzere Talat Paşa 33 derece mason olan, Osmanlı İmparatorluğu'nu Balkan Savaşı'na ve 1. Dünya Savaşı'na sokarak yıkılmasına sebep olan komitacı bir şahıs idi. Bu kişinin ismini bir caddeye verilmiş olması. (Başka şehirlerimizde de bazı caddelerin bu isimle süslendiğini tahmin ediyorum)
Yine Ümraniye'de bahsettiğim Talatpaşa Caddesi'ne çok yakın bir yerde, bir ara sokağın ismi ‘Molla Gürani’ idi. Malum olduğu üzere ‘Molla Gürani’, İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet'in hocası idi.
Yani siz, İmparatorluğu yıkan mason komitacının ismini bir caddeye verirken Şehrin Fatihi Sultan'ın hocasının adını bir ara sokağa verirseniz rejiminizin karakteri ortada demektir.
Şimdi bu cümleden olarak; ‘Türkiye’de kurulan yeni Cumhuriyet Rejiminden sonra kim ne olmuş, nereye gelmiş?’ konusuna bir projektör tutalım…
İttihatçı Fedai Binbaşı Eyüp Sabri
1908 yılında Rumeli’deki gelişmeler hızlanınca ivedilikle bir askerî birlik hazırlandı ve çatışma bölgesine gönderildi. Bu birliğin başında da Şemsi Paşa bulunuyordu. Paşa’nın birinci ve öncelikli vazifesi bu ayaklanmayı tertip edenleri tutuklayarak İstanbul’a getirmekti. Ne var ki, bu vazifeyi yerine getiremeden İttihadçı teğmen Atıf tarafından Postane çıkışında kurulan bir pusu ile vurularak öldürüldü. Şemsi Paşa cinayetinin azmettiricisi kendine ‘Vatan Fedaisi’ unvanını vererek dağa çıkmış Binbaşı Niyazi Bey’di. (Şemsi,1995:94).
İşte bu Resneli Niyazi ile dağa çıkan Binbaşı Eyüp Sabri, 1920’de kurulan 1. Mecliste Eskişehir mebusu yapılarak (Şemsi,1995:84). ödüllendirildi.
İttihatçı Fedai Teğmen Atıf Kamçıl
Şemsi Paşa’nın katili olan teğmen Atıf (Kamçıl), Cumhuriyetin kurulmasının ardından TBMM’de 6. ve 7. dönemde Çanakkale’den mebus tayin edilerek ödüllendirildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.