Sümenin altından bir dosya çıkardı. Urfa’daki ülkücü öğretmenlerin listesi imiş. O listeyi Emin Kara ve Abdülkadir Hamalı ve diğer ülkücüler hazırlayıp kendisine ulaştırmışlar. Bu bilgiyi orada kendisi verdi. Ondan bilgim vardı. Tabii benim adım yoktu o listede. Çünkü ben MSPli idim. Ülkücülerin listesinde olamazdım. Ben Mefkûreci öğretmen idim. O gün makamında Ayvaz beyle kavga etmiş ve odasından hışımla ayrılmıştım.
Bakanlık merdivenlerinden hızlı hızlı inerken Nahit Dinçer beyle karşılaştık.
Kucaklaştık. Bakanlıkta Halk Eğitimi Genel Müdürü olduğunu söyledi Nahit Dinçer bey sevgiyle. Beni görünce çok sevinmişti.
“ İbrahim Halil, sen nerelerdesin? Fakülteyi bitirdin mi? Sen, Urfa Milli Eğitim Müdürü Sadık Ödemiş’ten sordum. Sadık bey : “ İbrahim Halil Çelik fakülteyi bitirmemiş onu merkezde iyi bir okulda ilkokul öğretmeni olarak değerlendiriyorum“ demişti. Bana da ülkücü bir isim vermişlerdi. Bahattin Duru diye bir Urfalı.
Ben, seni Urfa Halk Eğitimi Başkanı olarak atayacaktım. Gel benimle !“ dedi . Ve beşinci kattaki odasına çıktık. Tayin için o gün dilekçemi aldı. Ertesi gün atamamı yapacaktı. Kahve içtik keyifle. Hasret giderdik. Ayvaz beyle olanları anlattım kendilerine. Çok güldük bu olanlara.
Sabahleyin Bakanlığa geldiğimde Nahit Bey’in bir trafik kazası geçirdiğini duydum. Hastahaneye Salih Özcan Milletvekilimizle geçmiş olsun ziyaretine gittik. Nahit bey : “ İstersen ataman için yazıyı bura getirsinler, imzalayım. Yok istersen sen Urfa’ya git ataman ardından gelsin “ Dedi. “ Aman efendim sizin sağlığınız benim atamamdan daha önemlidir. Siz sağlığınıza kavuşun ondan sonra atamamı yaparsınız İnşaAllah! “ dedim.
Ben, Üniversitede de öğrenciyken; İstanbul Özel Erenköy İlkokulunda öğretmenlik yapmıştım. İşte o zaman Nahit bey de İstanbul Milli Eğitim Müdür yardımcısı idi. Onunla iyi tanışan ve çok iyi anlaşan iki gönüldaş ve fikirdaş idik. Kendisinin ‘‘İmam Hatipler Davamız ‘’ adıyla çok güzel bir kitabı vardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.