Bu sitedeki son makalem 8 Şubat 2023 tarihinde yayımlanmıştı. “2022 Yılının Öne Çıkan Kitapları (1): ‘Türkçe Şûrası’ Kitabı” başlıklı yazıyla birlikte geçtiğimiz senenin dil ve Türkçe bahislerinde akılda kalan kitaplarından söz edeceğim bir yazı dizisi düşünmüştüm. Ne var ki 6 Şubat tarihinde yaşadığımız büyük deprem, bu planı sekteye uğrattı. Bu süre zarfında yaşanan hadiseler yeni konuları ortaya çıkardı. İnşallah dizi ilerleyen günlerde planlandığı şekliyle devam edecek.
Herkesin malumudur. Uzmanlarca “asrın felaketi” olarak isimlendirilen deprem 10’un üzerinde şehrimizi etkiledi. Tahribatın büyük olduğu şehirlerse Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya ve Gaziantep oldu. İşte bu elîm hadiseden kısa bir süre önce yayımlanan Medeniyetler Bahçesi Hatay Şehrengizi (Kâmil ve Hilal Uğurlu, Hatay Vakfı Yayınları) isimli kitap, kaderin bir cilvesi, tarihe düşülen hazin bir not oldu. Zelzeleden iki hafta sonra duayen gazeteci Ahmet Tek’in köşesinden haber verdiği (bk. https://www.karamandan.com/makale/14055401/ahmet-tek/guzeller-bahtsiz-olur) bu eser, usta kalemin tavassutuyla elime ulaştı. Daha önce hiç gitmediğim bu kente ait satırları pişmanlık ve hüzünle örülü duygularla okudum. Kadim şehir Hatay’ın doğal güzelliklerini, tarihî mekânlarını, sokaklarını, mutfak kültürünü anlatmak için yazılan şehrengiz, güzelleme değil bir ağıt olmuştu artık.
Türü ne olursa olsun, kitap okurken yaptığım bir şey var: Okuma esnasında karşılaştığım bazı kelime ve deyimlerin Türkçenin güncel sözlüklerinde yer alıp almadığını kontrol etmek. Bunun için ikide bir elimdeki sözlüklere bakarım. Özellikle de sözlük geçmişi ve tecrübesi 1945 yılına kadar uzanan Türk Dil Kurumunun (TDK) son basımı 2011 senesine ait Türkçe Sözlük’üne… Bu yöntemin okuma hızımı düşürdüğü muhakkak. Ancak çalışma alanı ve sevdası Türkçe olan bir araştırmacıyım ben. Altını çizdiğim yahut yanı başına mim koyduğum kelime, deyim, terim, ikileme vb. sözleri belirleyip lügat yazarlarına iletmek de okumak kadar değerli geliyor bana.
Uğurlu çiftinin elinden çıkan kitabı da aynı usulle okudum. Kimisi terim, kimisi deyim; kimisi mahallî, kimisi millî ama hepsi rengârenk ve ışıl ışıl onlarca örnek birikti elimde. Her biri dilimiz, kültür ve medeniyetimiz için önem taşıyan bu kelimeler hem yazarın hem de Hataylıların Türkçenin söz varlığına katkısı olarak sözlüklere alınmayı bekliyor. Belki hayret edeceksiniz ama listenin başında kitaba adını veren “şehrengiz” var. Bugüne kadar yaptığım okumalar sırasında not alıp sözlük yazarlarına ilettiğim yüzlerce kelime oldu. Ama hiçbirisi bu kelime kadar beni şaşırtmadı, dahası üzmedi.
Türkçenin Farsçayla temasının yadigârlarından olan şehrengiz, “şehr” ve “engîz” unsurlarının terkibiyle meydana gelmiş bir kelime. Bir edebiyat terimi olarak; “bir şehrin görülmeye değer yerlerini, doğal güzelliklerini, tarihî mekânlarını, o şehirdeki sanat ve meslek dallarında öne çıkmış kimseleri işleyen manzume” demek. Türk edebiyatındaki örnekleri arasında güzelleri veya bir yerin güzellerini anlatanlar da var. Mesîhî’nin Edirne Şehrengizi, Lâmiî Çelebi’nin Bursa Şehrengizi, Enderunlu Fâzıl’ın Çenginâme ve Zenânnâme’si bu bapta sayılabilecek örneklerden birkaçı… İstanbul, Edirne ve Bursa haklarında en çok şehrengiz yazılan yerler. Antakya, Mostar, Manisa, Üsküp gibi güzeller de böyle eserlere konu olmuş. Şiir geleneğimize Farslardan geçtiğine dair bir görüş ileri sürülse de türün, Türk menşeli olduğu ve Türklerin elinde en seçkin örneklerini verdiği herkesçe kabul ediliyor.
Devamı: https://www.insaniyet.net/sehrengizsiz-turkce-sozluk-olur-mu/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.