Bu durumu, yıllarını yayıncılığa ve yazmaya vermiş biri olarak, üzerimde meydana getirdiği etkiye bağlamak pekâlâ mümkün. Bu konudaki yayınlarda da konunun en çok dikkatimi çeken bölümü, anadilimiz Türkçe ve konuşmacılarla birlikte onları konuşturanlar...
Türkçemiz zaten yıllardır başka dillerin etkisiyle onlardan aldığımız birçok kelimeyi, dilimizde karşılığı bulunmasına ya da TDK bunlara karşılık bulmasına rağmen insanımız, değişik gayelerle, bu karşılığı değil de Batı’dan aldığı yabancı kökenli kelimeyi kullanmaktadır. Bu kelimeleri kullananlardan kimi, anlatılan konunun ancak bu kelimelerle açıklanabileceğini, çünkü terminolojinin (bunun yerine sadece terim demiş TDK ama bunu karşıladığını sanmıyorum, işte onun için ben de bunu kullanmak zorunda kaldım.) bunu gerektirdiğini sebep göstererek yabancı kelimeleri tercih ederlerken, kimi bilgisizliğinden ve bilinçsizliğinden, kimiyse farklı olmak için kullanırlar.
Gerçi dil canlı bir varlıktır ve kendine dışardan yapılan müdahalelerin çoğunu püskürtür. Onun içindir ki yabancı kelimelere bulunan karşılıkların çoğu toplum tarafından kabul görmezken sadece dilin tabii akışı içinde kendine yer bulan ve yaşayan Türkçeye uygun olarak üretilen kelimeler kabul görür. Ülkemizde bu ameliyeyi kısa adı TDK olan Türk Dil kurumu yapar. Ancak hangi kurum ya da kuruluş yaparsa yapsın bu önemli işi yaparken toplumun bulunan-üretilen de diyebiliriz-kelimeye vereceği tepkiyi dikkate almak lâzımdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.