Dünya Bülteni/ Haber Merkezi
Yazar İsmail Kara, yıllar önce Ayşe Şasa hanımefendi için bir yazı yazmıştı. Yazım tarihini yazının baş tarafında görmek mümkün. Şimdiye kadar yayımlanmayan bu yazıyı Ayşe Şaşa hanımefendinin vefatı dolayısıyla “rahmet tekrarı babında” yayımlıyoruz. Yazının yayımlanmasına izin veren İsmail Kara’ya teşekkür ederiz.
İşte İsmail Kara'nın yazısı:
“Aramakla bulunmaz
ve fakat bulanlar ancak arayanlardır”
11 Aralık 2001, Kadir Gecesi
Geçen Cuma günü (7 Aralık 2001) iftarı Çamlıbel Matbaası’nda Osman Kâhya ağabeyin mütevazı fakat güzel sofrasında yaptık. İftarın sonlarına doğru ağır bir rahatsızlığa yakalandığını duyduğum ciltçi Ahmet Başoğlu’nun yani bir kitabıma ad olan “Şeyh Efendi’nin rüyası”nın son ravisinin sıhhatini sordum. Hastalığının seyri hakkında biraz bilgi verdi: Yemek borusu kanseri, Bakırköy Devlet Hastahanesi’nde yatıyor, durumu ciddi, katı yemek yiyemiyor, ayağa kalkamıyor ama her zamanki cesareti ve yılmazlığıyla “bunu da yeneceğim” diyormuş. Sonra nerede ise yarım saat Ahmet ağabeyin renkli, uçarı, yılmaz, kayıt tanımaz, bazen çekilmez menakıbı üzerine konuştuk, gülüştük. Sofradakilerin hepsi onu tanıyor.
Kalkacağımız sıra Osman ağabey telefonla birini aradı. Gelen haber Ahmet Başoğlu’nun yarım saat önce Hakk’a yürüdüğü idi. İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. Biz Ahmet ağabeyi çekiştirirken meğer o yola revan olmuş.
Çıkarken Osman ağabeye cenazenin nereden kalkacağını öğrenirse bana da bildirmesini söylemiştim. Akşam telefon etmiş: Cumartesi günü, ikindiden sonra Kadıköy Söğütlüçeşme Camii’nden kalkacak... Sabahleyin Beşiktaş’a geçtim. IRCICA’ya uğradım, oradan da İstanbul Araştırmaları Merkezi’ne, Ahmet Tabakoğlu’na selâm vermeye gittim. Erken çıkacak ve ikindiye Söğütlüçeşme’ye, Ahmet ağabeyin uzun yolculuğun eşiğindeki merasimine, duasına yetişecektim. Çıktım da. Fakat sert bir hava, rüzgâr ve yağmur, kötü bir trafik... Üsküdar’a geçtiğimde cenazeye yetişemiyeceğim belli olmuştu. Akşam Acbadem’de oturan halazâdemin iftarına davetli idim. Güllaçı Kanaat Lokantası’ndan alayım, Fakülte’ye gidip Hilafet Risâleleri üzerinde biraz çalışayım, sonra da iftara yakın giderim dedim.
Kanaat’a girdiğimde lokantanın üçüncü kuşak sahiplerinden Murat bey (Kargılı) yanıma geldi ve Ayşe Şasa Hanım’ın içerde olduğunu söyledi. Beni kapıdan girerken görmüşler. İçeri gittim ki masada oturuyor. Rizeli delişmen ve garip bir dervişin cenazesine yetişme şansımın kaybolduğu bir hengâmede, güllaçın izinde bir başka garip ve muzdarip dervişle karşılaşmıştım. Bir zamandır hastalığının tekrar nüksettiğini biliyordum. Telefonlarında bahsediyordu. Ağır bir grip de üzerine gelince birkaç gün hastahaneye bile yatmıştı. Sigarayı bırakmış… Doğrusu günde birkaç paketi deviren biri için büyük bir başarı, bir nimet. Bunu Allah’ın bir lütfu olarak görüyor. Bir nefret gelivermiş sigaradan... Ben ise arasıra eski dostu sigarayı hatırlamasını, yoksa vefasızlık olacağını söylüyor, telefonda gülüşüyorduk.
Yazının devamı için: http://www.dunyabulteni.net/haberler/301295/ismail-karanin-kaleminden-ayse-sasa































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.