• İstanbul 15 °C
  • Ankara 20 °C

İsmail Kılıçarslan: Mayayı nasıl çalalım?

İsmail Kılıçarslan: Mayayı nasıl çalalım?
Bakmayın siz Cem Yılmaz isimli eski komedyenin, Nasrettin Hoca’nın o meşhur fıkrası üzerinden yapmaya çabaladığı “esrarkeş” esprisine.

 Nasrettin Hoca’nın tüm fıkra ve nüktelerinde olduğu gibi “göle maya çalma” fıkrasında da İslam’ın ve Anadolu’nun ruh kökünün kodları vardır.

Hatırladığım kadarıyla bu fıkranın en son şerhini rahmetli ustamız Rasim Özdenören “Göle Maya Çalmak Ne Demek?” başlıklı yazısında yapmıştı. O, meseleyi “imkânsız gibi görünenden kaçınmamamız gerekir” diyerek şerh etmişti ama benim açımdan bu fıkranın meselesi çok daha net: “İmkânsızla uğraşarak vakit kaybetmek yerine imkânlıyı seç. Elindeki maya neye yetiyorsa onu mayala.”

Bir başka patika bulalım kendimize.

Anadolu’nun bazı köylerinde yaşı 1.000’i aşkın mayalar bulunduğunu biliyoruz. İlk mayayı çiğlerden toplayan insanlar, bin yıldır o mayayı koruyorlar. Bu, bu topraklara muazzam bir “sürdürülebilirlik” katıyor her şeyden önce.

Anadolu’nun hemen her yerinde karşımıza çıkan “mayası bozuk” kavramsallaştırması, malum “aile terbiyesi almamış” manasına gelir büyük oranda. Yani “mayalanmamış” yahut daha kötüsü “yanlış mayalanmış.”

Böylelikle “mayanın olgunlaştırıcı gücü” gerçeğinin altını da çizmiş olur “mayası bozuk” tamlaması.

İlk patikaya dönelim.

Göle maya çalmak, aslında ipe un sermekle aynı şeydir ama daha asil görünür bakan gözlere. İmkansızın peşinde koşmaktır çünkü göle maya çalmak. İpe un sermekse olmadık bahane bulmaktır. Oysa ikisinin de sonucu değişmez. Gol olmasını umduğunuz şut ister asilce ister tembelce taca atılmış olsun, fark eder mi? Sadece “daha yakışıklı” bulunursunuz.

Uzun anlatmaktan yanayım bugün. Şöyle: Bugün Türkiye’de insanların düştüğü en vahim yanılgılardan biri “göle maya çalma”nın asaletli büyüsüne kapılmış olmaktır. Yaşadıkları şehri, ülkeyi, dünyayı, dini, ideolojiyi “göl” sayan, elindeki mayanın da o gölü yoğurt yapacağına inanan bir tuhaflık geliştiriyor insanlar.

Oysa bilinen şeydir: Maya ile mayalanan şeyin şartları arasında doğrudan bir bağ bulunur. Bu bağı sağlıklı kuramazsanız yoğurt yiyemezsiniz.

Bir başka patika bulalım yine.

“Anadolu’da bin yaşında mayalar var” dedik. Öyle inanıyorum ki Anadolu’nun bu mayaları bütün Türkiye’yi hatta bütün dünyayı mayalamaya yeter.

Devamı: https://www.yenisafak.com/yazarlar/ismail-kilicarslan/mayayi-nasil-calalim-4503048

Bu haber toplam 239 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim