Geçtiğimiz günlerde üç toplumbilimcinin konuşmasına tanık oldum. Bir mutluluk araştırmasının sonuçları üzerine yorum yapıyorlardı. Neden ülkemizde insanların mutluluk katsayılarının Avrupa'daki oranların en tepesinde çıktığını tartışıyorlardı. Ve bunu insanların tembel, konforuna düşkün, iddiasız, hırssız, rekabetten kaçmaya meyilli oluşuna bağlıyorlardı. Verilenle yetinen, razı olan, hayalgücünü çalıştırmayan, daha fazlasını talep etmeyen insanlar elbette mutlu olduklarını söyleyeceklerdir diyorlardı.
Açıkçası nutkum tutuldu. Bizimkisi gibi karmaşık unsurlardan oluşan, çok dinamik bir toplumdaki ortak bir yaklaşımı anlamaya çalışırken bir dönem 'Amerikan rüyası' olarak 'norm' kabul edilen ve rekabet/ başarı ilişkisini veri alan bu davranış kalıbına toplumsal hissî arka planımızı olduğu gibi uyarlama çabası pek isabetli gelmedi.
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/leylaipekci/kalbin-kemali-ile-toplumsal-mutluluk-arasindaki-bag/54318































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.