“Hani kalan yağ için başka kabın var mı?” diye sorunca Hoca:
“Hepsini almıyorsa bu yüzüne de koy” diyerek kâseyi ters çevirir. İçindeki yağ dökülür. Kâsenin alt tarafındaki oyuğa konan yağı alır eve getirir. Hanımı:
“Ay Hoca, getirdiğin yağ bu mu?” Hoca da:
“Bu tarafında da var!” der ve kâseyi ters çevirir, getirdiği yağ da dökülür.
Hoca Nasreddin’den bize kalan bu öğütte olduğu gibi bazıları getirdikleri kaplardaki yağları döktükleri yetmezmiş gibi arkasındaki yağları da döküveriyorlar.
Bazı TV kanallarında aklıevveller, şu virüs davası evrensel bir mesele olduğu halde yine kendince Türkiye’yi farklı göstermek, yukarılara bir yere taşımak için olağanüstü gayret sarf ediyorlar. Lüzumsuz yere çıkarsama yapıyorlar. Oysa bu bir küresel mücadele gerektiriyor.
Geçen hafta Boccaccio’nun 14. Asırdaki veba günlerinde kaleme aldığı hikâyelerden bahsetmiştim. On kişiyi bir kır evinde bir araya getirip günlerce birbirlerine hikâye anlattırması, şimdi
Koronavirüs için gönüllü karantina uygulamalarımız için bize örnek teşkil edebilir diye yazmıştım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.