Çok zengin bir kültürel cevhere ve tarihî mirasa sahibiz de ne yazık ki bundan doğru dürüst haberimiz bile yok. Hani Hayalî’nin dediği gibi:
Cihân-ârâ cihân içindedür ârâyı bilmezler
Ol mâhîler ki deryâ içredür deryâyı bilmezler
(Dünyayı süsleyen (aslında) dünyanın içindedir (ancak) süsleyeni bilmezler/O balıklar ki denizin içindedirler ama denizi bilmezler.” Balıkları bilmem ama mevcut bu durum, kültürel değerlere bu lâkaytlık nerden baksan içler acısıdır. Balıkları anlarız da, değerlerinden habersiz alıkları anlamakta zorlanırız.
Çok insan anlayamaz eski musikimizden
Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden.
diyor Türk şiirinin üstatlarından Yahya Kemal… Üstat, yerden göğe kadar haklı… Çünkü mûsikî, sadece mûsikî değildir. O, bizi biz yapan birçok kültürel unsuru geleceğe taşır. Onda dünümüzün ihtişamı, bugünümüzün kararlılığı ve yarınlarımızın umutları saklıdır. Yine aynı Yahya Kemal, meşhur bestekâr Itrî’nin bestelerini anlatırken onun şahsında mûsikînin rolüne şöyle değinir:
Mûsıkîsinde bir taraftan dîn,
Bir taraftan bütün hayât akmış;
Her taraftan, Boğaz, o şehrâyîn,
Mâvi Tunca'yla gür Fırât akmış.
Nice seslerle, gök ve yerlerimiz,
Hüznümüz, şevkimiz, zaferlerimiz,
Bize benzer o kâinât akmış.
Devamı: https://www.dunyabizim.com/turk-hnende-neyzen-ve-bestekr-hammmzde-ismil-dede-efendi-makale,813.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.