Önceki gün vefat eden Osman Akkuşak, 70 yılını kalemine adamış bir gazeteci yazardı. O Bâbıâli’nin son “Şeyhülmuharririn”iydi. Dün sevenleri tarafından Fatih Cami’nde kılınan cenaze namazının ardından ebedî âleme uğurlanan Osman Akkuşak, basın, edebiyat, sanat ve fikir dünyamızın mümtaz simalarındandı.
Bâbıâli’nin simge isimlerinden, kültür dünyamızın aşina çehrelerindendi. Sohbet meclislerinin aranan çehresi, edebî mahfillerin vazgeçilmez ismiydi. “Beyim” der sözünü söyler, kimseden çekinmez, hatır gözetmezdi. Bir toplantıda lâf uzamışsa müdahale eder. O, âdeta toplantıların herkes tarafından seçilmiş gizli muhtarıydı. Bana sorarsanız, aynı zamanda edebiyat ve fikir tarihimizin ta kendisiydi. Neredeyse tanımadığı edip, şair, yazar, mütefekkir, eğitimci, tarihçi, felsefeci, gazeteci, yayıncı yok gibiydi. Onunla farklı mahfillerde buluşur, halleşirdik. Bazen yollarda karşılaşır selamlaşırdık. Gün oldu, bir ikindi serinliğinde Kızlarağası Medresesi’nin önünde bir araya gelir, muhtelif meseleleri müzakere ederdik. Türkiye’de cereyan eden hadiseleri yakından takip eder, sıkı tahliller yapar, esaslı yorumlarda bulunurdu. Velhâsıl-ı kelâm o, Bâbıâli’nin en renkli deryasıydı.
Devamı: https://www.milatgazetesi.com/yazarlar/osman-akkusyak-amcayi-ugurladik/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.