- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
 31 Ekim 2025
31 Ekim 2025- İstanbul18°C▼
- Ankara18°C
- İzmir21°C
- Konya21°C
- Sakarya22°C
- Şanlıurfa26°C
- Trabzon18°C
- Gaziantep25°C
“2011 EDEBİYAT MEVSİMİ BÜYÜK ÖDÜLLERİ” ÖDÜL GEREKÇELERİ
10 Aralık Cumartesi günü akşamı, 3. İstanbul Edebiyat Festivali kapsamında Üsküdar Katibim Restaurant'ta "2011 Edebiyat Mevsimi Büyük Ödülleri” Ödül Töreni yapıldı. TYB İstanbul Şubesi başkanı A.

Onların isimlerinin altını çizmek, hem bir övünç hem naçizane bir takdir, hem de gelecek kuşağa alınması gereken yolu göstermekten ibarettir.
Şiir, roman, öykü ve deneme dallarında, bu dalların hem kendi yapılarına, hem de edebiyatımızdaki gelişim seyrine uygun ayrı ayrı kriterler eşliğinde değerlendirmeler yapıldı. Ancak asıl kriterimiz, ödülle işaret edilecek kişiliğin alanında vazgeçilmez bir yeri olması, bir ömür boyu bu yeri taçlandıran ölümsüz eserler vermesi ve bu başarısını günümüze de taşıyabilmiş olmasıydı. Ödüller, böylelikle gerekçelendirilmiş oldu.
SEDAT UMRAN
Şiirin, kültürün, dilin yaşayan hafızasıdır o. Şair hassasiyatini hiçbir zaman bozmamış, şiirle adım atmış, şiirle nefes almıs bir usta Sedat Umran. O, eşya sembolizmini gerçekleştirme alanında bir çığır açtı ve tek başına bir ekol olarak kabul edildi. Edebiyat Mevsimi, eşyanın dilini hiç durmadan aradığı, nesnelerin bize duyuramadıklarını şair duyarlılığıyla bize duyurduğu için Sedat Umran'ı şiir ödülüne layık gördü.
Dostları Behçet Necatigil ve Ziya Osman Saba gibi ömrünü şiire vermiş olan Umran, “Mutlu musunuz?” sorusuna “Mutlu olacak kadar kötü bir şair miyim?” diye cevap veren bilgedir. Yazacak konu bulamayanlara ışık yakar gibi soba, yastık, tebeşir, mıknatıs gibi çeşitli nesnelere şiir yazmaktan erinmemiş ve böylece “Eşyanın Yorgun Büycüsü” ismini kazanmıştır.
1926 İstanbul doğumlu olan şair, 1949'da çıkardığı ilk şiir kitabı Meşaleler'den sonra, Leke, Gittin Taş Atarak Denizlerime, Kara Işıldak, Parmak Uçlarındaki Yangın, Aynada Gün Doğumu kitaplarıyla edebiyat dünyamızdaki unutulmaz yerini almıştır. Edebiyat Mevsimi, kendisinin yazdıklarıyla bizi onurlandırmasını, naçizane bir takdirle karşılamak borcunu, burada ödemekten mutluluk duyuyor. Üçüncü Şiir Ödülümüz, değerli şair Sedat Umran'a…
EMİNE IŞINSU
Bir sanatçının yetenekleri, eğilimi ve kişiliği yanında; onun düşünce ve duygu dünyasını önemli derecede etkileyen bir kültür çevresi vardır. Bu kültür çevresi, diğer unsurlarla bütünleşerek sanatçının muhayyilesine yön verir. Emine Işınsu'nun sanatçı kişiliği de yetiştiği kültürlü aile geleneğinden beslenmiştir. 1966'da TDK Ödülünü kazanan ilk romanı Küçük Dünya'nın ardından edebi ivmesini yakalayan ve günümüze kadar başarısını devam ettiren Işınsu, Azap Toprakları (1969), Ak Topraklar (1971), Tutsak (1975), Sancı (1975), Çiçekler Büyür (1979), Canbaz (1982), Atlı Karınca, Bir Gece Yıldızlarla, Kaf Dağının Ardında, Cumhuriyet Türküsü, Dost Diye Diye, Nisan Yağmuru, Havva, Bir Ben Vardır Bende Benden İçeri gibi değerli eserleriyle modern insanın yalnızlığını, sosyal ilişkilerin açmazını, geçmişimizin değerlerini, ideolojik çekişmeleri sade ve akıcı bir üslupla işlemiştir.
Tutsaklık ve özgürlüğü kaleminin mürekkebi haline getiren yazar, kadının tutsaklığını (Küçük Dünya’da) işlediği gibi, Türklerin tutsaklığını da “Çiçekler Büyür” (Bulgaristan Türkleri), “Ak Topraklar” (Kerkük Türkleri) ve “Azap Toprakları” (Batı Trakya) adlı romanlarında işlemiştir.
Işınsu’nun romanlarının yanı sıra 70’li yıllarda çıkardığı Töre dergisi de edebiyat dergiciliğinin kayda değer ürünleri arasındadır.
Edebiyat Mevsimi için, kendisinin yazdıklarıyla bizi onurlandırmasını, naçizane bir takdirle karşılamak borcunu, burada ödemekten mutluluk duyuyoruz. Üçüncü Roman ödülümüz, değerli romancımız Emine Işınsu Hanimefendi'ye…
NECATİ MERT
Kendisiyle yapılan bir söyleşide Necati Mert, edebiyata bakış açısını şu şekilde ifade ediyor, “Yaşadığın döneme tanıklığını sanatçı duyarlılığı ile ve imgesel olarak yapmak isteyip istememek… Mesele burada. Dönem ne olursa olsun, sanat-edebiyat her dönemde, her tabiatta insana açık.”
Kendine özgü öykü disiplinini oluşturan, insan sevgisini, Türk toplumunun, Türk insanının değişim sürecini bütün boyutları ve sadeliği ile ortaya koyan, edebi dili kullanmadaki becerisi ve sanatsal değeriyle de tartışılmaz bir önem arz eden Necati Mert, Türk öykücülüğünde sarsılmaz bir yere sahiptir.1970 yılında edebiyat dünyasına adım atan öykücümüz, Gramofonlar, Radyolar, Teypler (İstanbul. 1979); Bir Bir Değilken (Masallar, 1979), Hindinin Biri (Masallar-Öyküler, 1980), Minnacık Bir Uçurum (Adapazarı. 1994); Paytonun F’si (Deneme, 1995), Geceye Uçurulan Güvercinler (Adapazarı, 1996)Kapıdan İçeri Girmek (Deneme, 1997), Büyük Düğün (Oyun, 1998),ve Gönüller Küçüldü (İstanbul, 2002) Ömer Seyfettin: İslamcı, Milliyetçi ve Modernist Bir Yazar (İnceleme-Biyografi, 2004) eserlerine imza atmıştır.
Üçüncü Öykü Ödülümüz, saygıdeğer hikayecimiz Necati Mert'e…
NURDAN GÜRBİLEK
Gölgelerin usta avcısı, Nurdan Gürbilek, Akıntıya Karşı, Zemin, Defter ve Virgül dergilerinde yazdığı denemelerle dikkatleri üzerine çekti. İlk kitabı Vitrinde Yaşamak'ta (1992) 80'li yılların Türkiye’sindeki kültürel değişimi konu aldı. Walter Benjamin’in yazılarından derlediği Son Bakışta Aşk’ı 1993’te yayınladı. Yer Değiştiren Gölge (1995) ve Ev Ödevi (1999) adlı kitaplarında edebiyatla ilgili denemelerine yer verdi. Kötü Çocuk Türk adlı kitabı (2001) Türkiye'nin yakın tarihinde öne çıkmış kültürel imgeler üzerine denemelerden oluşuyor. Kör Ayna Kayıp Şark ise (2004) Türk edebiyatında "Batılılaşma", "ulusal kültür" gibi kavramlar etrafında tartışılagelen sorunların yazarlar için nasıl olup da bir içsel endişeye dönüştüğünü anlatıyor. Gürbilek'in bir diğer kitabı Mağdurun Dili, 2008'de yayımlandı. “Yazarlar yapıtlarının dünyaya verilmiş benzersiz yanıtlar olmasını ister. Ama bir yapıtın neden benzersiz olduğunu görmek için ona bir başkasının ışığını düşürmek gerekir” düşüncesinden hareketle yazdığı son kitabı “Benden Önce Bir Başkası” 2011 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü.
Zihinlerdeki açmazlara fenerinin keskin ama bir o kadar da yumuşak ışığını düşüren Gürbilek, evrensillikle yerliliğin buluşma noktasında unutulmaz portreler çizdi.
Yaptığı her işe bir sanatçı titizliği ve estetiğiyle eğilen Nurdan Gürbilek Hanımefendi deneme ödülümüzün bu yılki sahibi…
A.Ali Ural
Türkiye Yazarlar Birliği
İstanbul Şube Başkanı




- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.