09 Kasım 2025
  • İstanbul20°C
  • Ankara18°C
  • İzmir20°C
  • Konya17°C
  • Sakarya23°C
  • Şanlıurfa25°C
  • Trabzon17°C
  • Gaziantep22°C

A. ALİ URAL'DAN: HAKKINI HELAL ET!

Her şeyi bileğinin hakkıyla elde ettiğini düşündüğü için, emir siygasında bir istirham cümlesini telaffuz etmekte zorlanıyor insan: "Hakkını helal et!"   Bizse onu anlamakta meşakkat çekmiyoruz, üç kelimenin, üç pranga taktığını düşündüğümüzden ayakl

A. Ali Ural'dan: Hakkını helal et!

Sıranın başında anne ve babası var, elleri omuzlarında. Haklarını helal etmeseler hükmen mağlup sayılacak müsabakaya girmeden. Hâlbuki eşi, çocukları, akrabaları, komşuları ve arkadaşları da bekliyor onu.

"Hakkını helal et!" cümlesini ancak korkaklar kurabilir. İnsanlardan yakanı kurtarmak kolay değilken tek tek, ağaçlardan, atlardan ve yollardan kurtuluş nerede? Kırılmış bir dal pekâlâ çürütebilir omuzunu. Çivili kırbaçla koşturduğun at, kişnemesini bir zehir gibi katabilir suyuna. Yerden kaldırmadığın taş yol adına hesap sorabilir billur köşkünden. Her tarafta cam kırıkları, dal kırıkları; her tarafta kan sızdıran yaralar. Korkakları kim kınayabilir, korktuğundan emin kılacaksa korkusu! Sıraya girmesinler diye "Hakkını helal et!" dediğinde, varsın korkuyla titresinler ne varsa üstüne varlığın. Selam olsun, ağaçlara selam vermeden yürümeyenlere vadide. Gülümsemeden geçmeyenlere duvarların üstündeki kedilere selam!

"Hakkını helal et!" cümlesini kimse kuramaz, niyet etmedikçe ödemeye borcunu. Bir çırpıda söyleyemezsiniz, üç kelimeye yetse de soluk. Kolları kesik kıyının, kim kurtulmuş çırpınmadan! Çırpın, hakkını helal etmezlerse yutacak dalgalar. "Benden yana helal olsun!" ne büyük koro. Ne güzel düş, helallik veriyor kâinat. Irmak balıklarını helal etti, deniz incilerini. At gemini helal etti, köpek zincirlerini. Anne sütünü helal etti, baba gecelerini. Senin helal edecek bir şeyin yok mu? Bak arılar uğulduyor kovanlarında, helaldir bu bal. Göçmen kuşlar şarkılarını bıraktı, helal! Elma ağaçları uzatıyor dallarını kıpkırmızı boşluğa. Portakal ağaçları turuncu güneşler sarkıtıyor kuyularımıza. Bulut helal olsun, der demez sırılsıklamız. Yıldız helallik verdiğinde dalgalanıyor bayrak. Ay, helal olsun, der demez çıkageliyor Akif. Bir olmazsak helal etmeyecek hakkını.

Ah ne uzun sıra görünmüyor sonu. Hak sahibi, bileğimin hakkı sandığım her şey. Doğru, ben sürmüştüm toprağı emektar öküzümle. Ben serpmiştim tohumları, rüzgâr ürpertiyordu tenimi. Ben yumuşatmıştım kaşını her çattığında toprak. Ben tutmuştum tırpanı ince bileklerimle. Ben savurmuştum dolsun diye çuvallar harmanımda. Ben dikmiştim başıma testiyi, terler akıtarak şakaklarımdan. Ben uzanmıştım gölgesine çınarın, yorgunluk hakkı. Ben, ben ben... Bir sıra varsa, art arda gelen benim. Heyhat! Sıra uzayıp gidiyor, benden başka burada herkes. Testi hak iddia ediyor başaklarımda. Öküz soğuk günlerle ortak oluyor tarlama. Ağaç, gölgesinin hesabını soruyor. Değirmenci, gözleriyle öğütüyor resmimi.

Gördüm, sıranın en sonunda ben varım, en başında ben. İmamesi de taşları da benim tesbihin. Uzaklaştırsam buradan, ayakta duramıyor. Yanlış zikirlerle hırpalanmış bedenim. Yere yığılacak girmesem kollarına. Kaçırmak isterken vücudumu ruhumdan. Gözlerim yapışıyor yakama, ahbap nereye! Çatlak camlardan sızarken nehir. Suretler düşürüyor sarsarken beni. Sallıyor kumbarayı kırmadan önce. Kazancın sesi mi çın çın çınlayan? Kaybedişin yankısı mı köpürten küpü? "Hakkını helal et!" diye yalvarıyorum kendime. Emir siygasında saklanan merhameti. Çıkarmak için kınından, savaş başladı. Kendimle karşılaşmam yaman oluyor.

16.10.2011 Zaman

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.