A.İHSAN KARAHASANOĞLU'NDAN: “HOŞGELDİN” DENİLECEK Mİ BİZE?

Oysa bıçağın tek işlevi kesmek... Tek işlevini yapmıyor, bıçak.. Atıldığı ateşin, Hz. İbrahim'i yakmadığı gibi.. Bırakıldığı kuyunun, Hz. Yusuf'un sonu olmadığı gibi.. Firavun'un emrinin, Musa'nın gelişini önleyemediği gibi..
*
Arafat, Müzdelife ve Mina ziyaretlerimizin ertesi günü, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in, hacıları irşad programına katılıyoruz.
Görmez, bazı İslam büyüklerinin, Kurban'ın ayrılmaz mütemmimi "Lebbeyk.. Allahümme Lebbeyk.. (Buyur.. Buyur Allah'ım/emret Allah'ım/geldim Allah'ım)" lafzını dillendirmekten korktuklarını anlatıyor.. Gerekçesini de ilave ediyor: "Geldim diyerek iltica ettiğimiz Allah'ımız, ya 'hoşgeldin' demezse, nice olur halimiz!"
Onlar "Geldim Allah'ım/Lebbeyk" demekten korkarlarsa ya bizlerin hali ne olur? Onlarca günah içinde yüzerken.... Tağutlara her gün "buyur" derken.... Nefsimize her an esir olurken..... Şan, şöhret peşinden koşarken..
Bir defalığına "Buyur Allah'ım, geldim Allah'ım" demekle, bize "hoşgeldin" denir mi acaba?..
Bunu tefekkür ile, Kabe'nin yolunu tutuyoruz.
*
Kabe'ye giden yolların birçoğu, toplu taşıma araçlarına kapatılmış. Bir gün önce otobüslerin hiç durmadan ring usulü çalıştığı cadde, şimdi insan seli olmuş, insanlar da Kabe'ye akıyor..
"Buluşma" için son anlar artık... 4 milyon hacı adayı; insanlığın en büyük, en görkemli, en istikrarlı buluşması için Mekke'de..
"Ya bize de, 'hoşgeldin' denilmezse" korkusu ile, Kabe'ye varıyor, vakit namazını kılıyor, tavafımızı yapıyoruz.
Ve dün.. Sabah namazı öncesi, Hira'ya çıkıyoruz. İlk vahyin indiği noktaya... Hz. Peygamber'in nefis terbiyesi yaptığı, dünyadan kopup, Yaratan’la buluştuğu zirveye... Ve yine o soru aklımızda: "Ya hoşgeldin denilmezse.."
*
Arafat'taki buluşma için artık günleri değil saatleri sayıyoruz. Hiçbir beşerî sisteme, hiçbir tağutî güce, hiçbir menfaate, hiçbir komutana bir daha asla aldanmamaya/boyun eğmemeye söz vermek, sadece Yaratan'a "Buyur/emret Allah'ım" demek için, Arafat'ı bekliyoruz... Yaratan'a, "Buyur Allah'ım" demeye yüzümüz olması için, söz vermeye hazırlanıyoruz.
Cuma namazı sonrasında, Arafat'ta buluşmak üzere kafile kafile yola çıkacağız.. 1.5 milyarlık İslam alemini temsilen, 4 milyon hacı adayı, "söz verme"ye hazır... Birlik olmaya... Kardeş olmaya... Mü'mine şefkatli, kafire şedit olmaya... Şeytana uymamaya... Allah'ın üstünde güç kabul etmemeye... "Allah'a hakkıyla kul olmaya söz verme"ye hazır, Arafat'ı bekliyoruz.
Yarın (cumartesi) Arafat'ta vakfeye duracak, Hacc'ın bir rüknünü daha ifa edeceğiz. İnşallah sözümüz; "söz" olur. İnşallah, "geldim Allah'ım" yakarışımız, karşılık bulur..
"Söz"ümüzü, Bayramın birinci günü "Büyük şeytan"a atacağımız taşlarla perçinleyeceğiz.
Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Hacer validemiz, nasıl ki şeytanın vesvesesine direndi, biz de onları örnek alacağımızı, atacağımız taşlarla muhkemleştireceğiz..
Bundan böyle tüm ömrümüz boyunca; şeytana, çağımızın modern şeytanlarına, onların vesveselerine uymayacağımızı, tekraren haykıracağız..
"Şu menfaat/bu makam" demeyeceğiz. "Allah'ın emrinden başka emir tanımıyoruz" sözü vereceğiz.
Ve "Hoşgeldin" hitabını hakedebilmek için, kurbanımızı keseceğiz.. Tavaf ile vazifemizi tamamlayacağız.

04.11.2011 Yeni Akit