- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
ABBAS PİRİMOĞLU: TÜRK VE KÜRT AYDINLARI
Diyarbakır’da anaların başlattığı direniş domino taşı vazifesini deruhte ederek güneydoğu vilayetlerimizde peş peşe “edi bese” yürüyüş ve gösterilerine sebebiyet verdi.
20 Eylül 2019 Cuma 10:27
Tepkinin batı vilayetlerimize göre çok daha görünür ve etkili olduğu hususu tartışmaya dahi konu edilemeyecek bir açıklıkta idi.
Toplumumuzun belli bir değişimden geçtiği aşikâr. “Kahrolsun PKK” diye yürüyen kitlelerin korku duvarını yıktıkları kadar “Kürtçülük” kisvesi ile giydirilmeye çalışılan ulusal kimliğin de Kürtler tarafından kabul görmediği anlaşılıyor. Tabii burada İslâm coğrafyasında etnik bölünmeleri kışkırtarak ekmeğini çıkaran Batının, Kürt çocuklarını Suriye’de ABD eliyle çıkarlarına alet ettiği vakıası da, etkileyici bir faktör.
Benim üzerinde durmak istediğim asıl mesele bu değişimi ideolojik bagajlara kurban etmeden anlamak ve anlamlandırmakta göstereceğimiz titizliğin önemine dikkat çekmekte.
Dikkatli olmak gerek
Şayet bu yaşananları şövenist bir yaklaşımla “Türklüğün zaferi” yahut “devletin kazancı” olarak tanımlarsak, Allah korusun bu güzel gelişmenin köküne kibrit suyu dökmüş oluruz ki bu aynı zamanda Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan hatalardan hiçbir ders çıkarmamışlığımızı da ortaya çıkarır. Bunun vebali de başka bir şeyle kıyaslanmayacak kadar ağır olur ve geriye dönüşü de olmaz.
Bu nedenle günümüz iktidarı kadar aydınlar da yaşananları tanımlarken kullandıkları dile çok dikkat etmelidirler. Şu unutulmamalıdır ki ırkçı söylemler İslâm’ın haram kıldığı şeniyet olduğu kadar “ulusçuluğun” Müslümanların hep aleyhine Batılıların lehine işlediği hususiyeti de yakın tarihimizde edindiğimiz tecrübeler ile sabit olan bir kaziye-i muhkemedir.
Bu bakımdan Batılı ve dâhildeki Batıcı çevrelerin geliştirecekleri söylemler ve tavsiyeler karşısında biraz müteyakkız olmalıyız. Ayrıca iktidar bloğu da bu konuda çok mütecanis değil. İş kimin kimi daha fazla etkileyeceği sorusunun cevabına bağlı. İyi niyet yalnız başına kifayet etmiyor. İnsanlar ideolojik gözlüklerinin arkasından bakınca olayı olduğundan farklı bir şekilde görüp, gördüğüne göre bir tavır sergileyebiliyor.
Devamı: https://www.milatgazetesi.com/abbas-pirimoglu/turk-ve-kurt-aydinlari/haber-217337
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.