- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
29 Ekim 2025- İstanbul12°C▼
- Ankara12°C
- İzmir16°C
- Konya12°C
- Sakarya14°C
- Şanlıurfa19°C
- Trabzon19°C
- Gaziantep14°C
ABDÜLHAMİD “ALLAHIN HALİFESİ” MİYDİ?

D. Mehmet DOĞAN
01 Mart 2017 Çarşamba 09:00
Neresinden tutulsa sapır sapır dökülen TRT’nin “Payitaht” dizisinde gûya şeyhülislam efendi, Sultan Abdulhamid için “Yeryüzünde Allahın halifesi...” hitabında bulunuyor.
Osmanlı sultanları kendileri için böyle bir tanımlama yapmış olabilirler mi? Daha doğrusu “halife”ler “Allahın halifesi” midir?
Bu Abdülhamid’i yüceltmek için uydurulan salakça bir sözden başka bir şey değil!
Vakıa Osmanlı sultanları “zıllullah-ı fi’l-arzeyn” olarak anılırlar. Bunu “Allahın yeryüzündeki gölgesi” olarak çevirebiliriz. Şimdi hamakatperdazane yorumlar yapılabilir, bu ifadenin arkaplanını söyleyelim.
Peygamber efendimize isnad edilen bir söz var: “Hükümdar, yeryüzünde Allahın gölgesi gibidir, zulme uğrayanlar onlara sığınır. Hükümdar eğer adaletle hükmederse, Allah katında mükafatını alır, zulmederse de vebali onundur.”
Bu söz kendini adalet üzere gören sultanların ““zıllullahıfi’l-arzeyn” sıfatını benimsemelerine yol açmıştır. Nitekim Kanunî Sultan Süleyman da fermanlarında bu unvanı kullanmıştır. Fakat hiçbir halife, tabiî Osmanlı hükümdarları dahil, kendilerine Allahın yeryüzündeki halifesi olarak görmemişlerdir. Bu gûya “tarihî” dizide öylesine ahmakça sahneler var ki, birisi de bu. Güya Osmanlı şeyhülislamı padişah için böyle bir tanımlama yapıyor! Hem de bunu eski tabirle cazgır edasıyla, şimdiki söyleyişle sunucu gibi yapıyor!
Osmanlı şeyhülislâmı kim olursa olsun, bin türlü merhaleden geçtikten sonra bu makama ulaşır. Dinî ilimlerde tartışılmaz otoritedir. Kelâmın hükmünü bilir, sözü yerli yerinde kullanmayı önemser. İçlerinden bir hayli büyük şair çıkmıştır. Dolayısıyla bu dinî kavrayışı rencide eden ifadeyi asla kullanmazlar.
Peki Abdülhamid Allahın yeryüzündeki halifesi olabilir mi? Allah insanları yeryüzünde halifesi olarak yaratmıştır. Kur’an-ı Kerim’de bu mealde âyetler mevcuttur. Yaratılmışların en şereflisi olan insan Allahın yeryüzündeki halifesidir.
Hoşca bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dideyi ekvan olan âdemsin sen
Galip Dede şöyle söylüyor: Kendine iyi bak, sen âlemin özüsün, yaradılışın göz bebeği olan insansın!
İnsanlar yeryüzünde Allahın halifesidir, bu anlamda Abdülhamid de Allahın halifesidir! Fakat burada kastedilenin farklı olduğu ortadadır.
“Halife” ne demektir? Önce bunu bilmek gerekiyor. İlk anlam, “birinin yerine geçen, vekil, halef.” Bu anlamda her mevki sahibi kendinden öncekinin halifesidir. Tarikatlarda şeyhin el verdiği ve kendisinden sonra şeyh olmaya layık bulduğu kişiye de “halife” denilir. Bâb-ı Âli kaleminde çalışan kâtipler de “halife” olarak anılır. (Kâtip Çelebi’ye “Hacı Halife” denmesi bundandır). Aynı zamanda “kalfa, usta yardımcısı” demektir.
Kelimenin bizi burada asıl ilgilendiren mânası şudur: “Hz. Peygamberin halefi, vekili ve müslümanların başı; emirü'l-müminin, İslâm devlet reisi, imam.”
Sultan Abdülhamid devrinin en kudretli Müslüman devletinin reisi olarak halife idi. Ayrıca, Yavuz Sultan Selim’in Kahire’deki son Abbasi halifesi 3. Mütevekkil’den hilafeti devraldığı düşünülürse, Abdülhamid tarihen de halifedir. Fakat, dizide kastedildiği gibi Allahın halifesi değil, peygamber halifelerinin halifesidir.
Halife-i müslimîn: Müslümanların halifesi. Halife-i Resullulah: Allah Resulünün halifesi. Halife-i rûy-i zemin: Yeryüzünün halifesi (Osmanlı halife-padişahlarının kullandıkları bir unvan).
“Sultan, yeryüzünde Allah’ın gölgesidir ki, kullarından her mazlum ona sığınır. Eğer adalet ederse (Allah katındaki) ücretini alır. Halkın da bu duruma şükretmesi gerekir. Eğer haksızlık, zulüm yaparsa, onu vebali ona aittir, Halk ise sabır etmekle yükümlüdür.” (Bezzar, 12/17; Beyhaki, Şuabu’l-İman, 9/475)
"Allah adil hükümdarı kendi gölgesinden başka gölgenin bulunmadığı mahşer gününde gölgelendirecektir."(Buhari, Müslim, Nesei)
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.