- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
09 Kasım 2025- İstanbul15°C▼
- Ankara8°C
- İzmir16°C
- Konya9°C
- Sakarya14°C
- Şanlıurfa17°C
- Trabzon17°C
- Gaziantep11°C
ABDÜLKADİR ÖZKAN'DAN: KOCA REİS, AP VE SAĞDA AYRIŞMA
Uzun yıllar siyaset sağ ve sol olarak nitelendirildi. Sol neydi, sağ ne ifade ediyordu bununda kesin bir tarifi ve çizgisi yoktu. DP geleneğinden gelen Adalet Partisi sağ , CHP ise sol olarak nitelendirildi.

Sanıyorum bir partili elimden tutup Gümüşpala'nın karşısına çıkarmıştı. Bu arada lise çağlarında genci karşısında gören partideki bir görevli propaganda yapmayı ihmal etmemiş, partinin o zamanki amblemini oluşturan açık bir kitap ve karşılıklı sayfalarındaki A ve P harflerini göstererek, kitabı Kur'an, A ve P harflerini de bize Allah ve Peygamber olarak izah etmişti. Aradan geçen bunca yıla rağmen hafızamdaki canlılığını bu anı korumaktadır.
Gümüşpala'nın vefatının ardından yeni genel başkanı belirlemek üzere Adalet Partisi büyük kongresi gündeme geldi. Başlangıçta tek aday olarak Sadettin Bilgiç görülüyordu. Hem parti tabanı tarafından seviliyor hem de partiyi Gümüşpala'dan sonra kısa sürede olsa yönetmişti. Kongreye çok kısa bir zaman kala Demirel'in adaylığı gündeme geldi ve ne olduysa oldu kongre gecesi hava değişti ve Demirel genel başkan seçildi. Bu konuda daha sonraki yıllarda çeşitli değerlendirmeler yapıldı ve Demirel'in iç ve dış destekçileri üzerinde duruldu. Kongredeki bu ikili yarış Adalet Partisi'nde partinin Demirelciler ve Bilgiççiler diye iki gruba ayrılmasına yol açtı, sonuçta Bilgiççiler tasfiye edildi. Tasfiye yeni partiyi doğurdu. Adalet Partisi içindeki bu ayrışma parti içindeki dini hassasiyete sahip olanlar ile milliyetçi unsurların kendi partilerini kurmalarına zemin hazırladı ve çeşitli fikirlerin sahiplerini merkez sağ adı altında aynı torbanın içinde toplayan anlayışın geçerliliğini yitirmeye başlamasını sağladı. Gerçi Bilgiç ve arkadaşları daha sonra Adalet Partisi'ne dönmüş merkez sağ anlayışlarını sürdürmüş olsalar da kişisel rekabet zaman içinde fikri ayrışmaya sebep olmuştu. Söz elimi Sadettin Bilgiç'in genel başkanlık yarışında Demirel'e yenilmesi benim bu partiye duyduğum sempatinin giderek zayıflamasına yol açmış kendimi sağcı olarak tarif etmekten kurtulmama vesile olmuştur. Olayın bugün gelinen noktada kişisel bir yarışın ötesinde ciddi bir fikri ayrışmaya yol açtığını rahatlıkla söylemek mümkündür.
Şunu söylemek mümkündür ki; Bilgiç, Demirel'e göre parti içindeki milliyetçi ve inançlı kesimlere daha yakın durmuştur. Ancak, bu kesimlerin partileri oluştuğunda onlarla birlikte hareket etmemiştir. Sadece onlara sempati desteği vermiş, kapısını çalan gençlere ilgisini esirgememiştir. Belki de böylece merkez sağ içindeki fikri ayrışmanın keskinleşmesini geciktirmiştir diye düşünülebilir.
Ne var ki merkez partiler ve arkalarındaki güçler bu saflaşmak anlamına gelen ayrışmaya hemen "aşırı uç" ya da "radikal" damgası vurarak fikri temele oturan siyasi hareketleri kamuoyunda mahkum etme yoluna baş vurmuşlardır. Bu işi seçmen planında da, "Oyunuz boşa gitmesin", "Bölünmeyelim" yaklaşımı ile sürdürmüşlerdir. Bu yaklaşım bugün bile sürdürülüyor. Bu bakımdan diyebiliriz ki Adalet Partisi içindeki Bilgiç-Demirel yarışı sağ siyasette fikri saflaşmaya giden yolda ilk adımını oluşturulmuştur. Bu arada o yarış özellikle sağ seçmenin bir bölümünü ortada görünmeyen ama siyasetin yönünü belirlemede etkili olanları, bir diğer ifadeyle olayların perde arkasındaki güçleri aramaya etmiştir.
23.04.2012 Milli Gazete
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.